Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, video konferans yöntemiyle gerçekleştirilen Ankara Sanayi Odası (ASO) Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı’na katıldı. Pandemi sürecinde Türkiye’nin sağlık alanında olduğu kadar ekonomik alanda da ciddi bir sınav verildiğine değinen Bakan Pekcan, pandeminin küresel ekonomi üzerinde oluşturduğu hasarın da rakamsal olarak netleştiğini aktardı. Küresel ekonomideki olumsuz tabloya rağmen Türkiye’nin ekonomik potansiyeline, üretim kapasitesine ve ihracattaki dinamizmine çok güvendiğini açıklayan Pekcan, “Türkiye, pandemi sonrasında doğacak fırsatları en iyi değerlendirebilecek ülkeler arasındadır” diye konuştu.

Bugüne kadar gerçekleşmiş en yüksek ihracat rakamının Ekim ayı içerisinde kayda geçtiğini hatırlatan Pekcan, ihracatın ithalatı karşılama oranında da gelişmeler yaşandığını aktardı. Pekcan, “Türkiye olarak rekabet avantajımızı en iyi şekilde değerlendirerek hak ettiğimiz ihracat ve büyüme rakamlarına ulaşabileceğimizi öngörüyoruz” ifadelerini kullandı.

Ticaret Bakanlığının ihracatta devlet destekleri ile üreticinin yanında olduğunu söyleyen Pekcan, “İhracatçılarımıza bugün itibarıyla 2020 yılında 1 milyar 779 milyon ihracat desteği sağladık. Hizmet ihracatı gerçekleştiren firmalarımıza da 404 milyon ihracat desteği sağlandı. Bu desteklerde Ankara’nın payı yüzde 5 olarak görüyoruz. Covid-19 ile alınan tedbirler kapsamında Eximbank’tan kredi kullanan 5 bin 401 adet krediye, 4,3 milyar dolarlık kredi borcu ödemesinde vade uzatımı sağlanmış bulunmakta” dedi.

Pandemi sürecinde toplam 40 farklı ülkeyle 5 binin üzerinde ikili görüşme gerçekleştirildiğine dikkat çeken Pekcan, Ağustos ayında büyük bir yenilik olarak devreye alınan ‘Kolay İhracat Platformu’nun öneminden de bahsetti. Pekcan, “Platform, 1 buçuk senedir üzerinde çalıştığımız bir proje. Hem kullanıcı dostu hem teknolojisi hem de kapsamı ve etkinliğiyle tüm firmalarımıza dijital danışmanlık hizmeti verecek durumda. Akıllı ihracat robotu gibi fonksiyonlarla, 10 bin ayrı veri tabanından; uluslararası veriler, BM’nin ve bakanlığımızın verileri kullanılarak 10 milyon satır veri analizi yapılıyor. Sizin ürününüzle ilgili, size bilgi paylaşılıyor. İkinci fazıyla birlikte bu pazarlardaki alıcı firma bilgilerini de paylaşıyor olacağız. 2020 yılı içerisinde de ikinci fazın tamamlanmasını öngörüyoruz” ifadelerini kullandı.

2020 yılında gerçekleştirilen iki yeni projeden daha bahseden Pekcan, “İhtisas Serbest Bölgeleri, dünyada teknoloji odaklı büyüme ve ihracat geliştiren ülkelere bakıldığında bu bölgelerin ön plana çıktığını görüyoruz. Türkiye’nin refah seviyesini arttırmak için katma değerli yüksek ürün ihracatı yapmak zorundayız. İkinci önemli projemiz ise Yurtdışı Lojistik Destek Merkezleri projemiz. Yurt dışında kritik noktalarda kurulacak destek merkezleri ile hem ihracatçılarımızın tedarik aşamasında hem de dağıtım süreçlerine önemli katkı sağlayacak şekilde kurulması ve işletilmesi için koordinasyon halinde çalışmayı öngörüyoruz. Ülkemizin e-ticaret ve e-ihracat kapasitesinin arttırılması için de bu merkezleri etkin olarak kullanmamız gerektiğine inanıyoruz” dedi.

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, konuşmasının son bölümünde ilave gümrük vergileriyle ilgili açıklamada bulundu. İlave gümrük vergileriyle ilgili yeni bir düzenlemenin söz konusu olduğunu aktaran Pekcan, “Sizlerden gelen taleplerin çoğunluğunun ilave gümrük vergileriyle ilgili olduğunu görüyorum. Biz, ilave gümrük vergileriyle yeniden değerlendirme yapıyoruz. Aynı ürün kapsamında bazı firmalarımız; bu vergi yetersiz, arttırın derken, bazı firmalarımız bu vergiyi kaldırmamızı istiyor. Görüşlerinizi değerlendiriyor olacağız. Bizim amacımız Türkiye’de yeterli kapasite üretimi bulunan ürünlere bu vergileri getirmek. Kesinlikle üreticimizi ve ihracatçımızı mağdur etmek değil” diye konuştu.

“İzmir’e ve ülkemize geçmiş olsun diyor, bu acıların bir daha yaşanmamasını temenni ediyorum”

Toplantının açılışında Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın yanı sıra ASO Başkanı Nurettin Özdebir de bir konuşma gerçekleştirdi. 2020 yılına umut ve her şeyin iyi olacağı bir yıl diledikleri ile başlandığını hatırlatan Özdebir, Türkiye’nin içinde bulunduğu dönemi kısaca özetledi. İzmir’de meydana gelen deprem felaketinde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet dileyen Özdebir, yaralılara da acil şifalar diledi. Türkiye’nin deprem kuşağında yer aldığına değinen Özdebir, “ASO olarak biz de Ankara Valiliğimiz öncülüğünde başlatılan yardım kampanyasına katkıda bulunduk. Üyelerimizin üretimleriyle ilgili talepleri karşılamaya hazır olduğumuzu da bildirdik. Tekrar İzmir’e ve ülkemize geçmiş olsun diyor, bu acıların bir daha yaşanmamasını temenni ediyorum” dedi.

Türkiye’nin Mart ayından bu yana risk algısı ve belirsizliklerin hala yüksek seviyede olduğu bir dönem içinde olduğunu belirten Özdebir, “Deprem, Covid-19’da artan vakalar, ABD seçim sonuçları, Azerbaycan-Ermenistan gerginliği ve Doğu Akdeniz’deki gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkan belirsizlikler ve bu belirsizliklerdeki yüksek risk algısı her geçen gün artarken, ekonomi politika yapıcıların uygun bir ekonomi politikası formüle etmesini zorlaştırmaktadır. 2019 yılının Aralık ayında ortaya çıkan pandemi, tüm dünyada sosyal ve ekonomik hayatı durma noktasına getirdi. Dünya Sağlık Örgütü tarafından 11 Mart’ta pandemi olarak ilan edilen salgın, şu an itibarıyla bütün ülkelere nüfuz etmiş, 48 milyon vakaya ve 1,3 milyon da ölüme neden olmuştur. Küresel dünya, geçmiş kriz deneyimlerinden farklı olarak daha geniş kapsamlı bir kriz olgusu ile karşı karşıyadır. Ekonomiler hem arz hem talep şokunu birlikte yaşamaktadır. Bu da küresel ekonomilerde resesyon beklentilerinin yeniden gündeme gelmesine neden olmuştur” ifadelerine yer verdi.

Dış ticarette ortaya çıkan dengelenme sürecinin ekonominin dinamizmini bozduğuna değinen Özdebir, “Bu sıkıntılı dönemde dahi ithal lüks tüketim mallarına talep artışı hala devam etmektedir. Bize düşen görev, ithal ikameci bir politika tercihi ile ithalatımızı azaltıp ihracatımızı arttırmaktır. İthal ürünlerde, özellikle de lüks ithal tüketim mallarında kısıtlayıcı telafi edici vergilerin yürürlüğe konması gerekmektedir. Son yıllarda kredi ve teşvik hacminde önemli artışlar olduğu halde, söz konusu kaynaklar katma değerli üretime gitmemiş ve büyüme ne yazık ki potansiyelin altında kalmıştır” açıklamasında bulundu.