Müslümanlar birbirleriyle savaştıkça ağıtlar: Kürtçe, Türkçe ve Arapça, zafer çığlıkları: İngilizce ve İbranice olacaktır. Yusuf İslam

Müslümanlar birbirleriyle neden savaşır? Kendi kimliklerinden uzaklaşmanın tabii sonucudur bu savaş. Kendi özünden ayrı düşmek yenilgi sonrası yaşanan bir savrulmadır.

Sosyolojinin babası olarak anılan İbn-i Haldun, medenileşme ve taklit konusunda tarihi birikim, coğrafi şartlar gibi bütün faktörlerin bir araya gelmesiyle başarının söz konusu olacağını anlatır. Mağlup milletlerin ise bütün bu faktörleri göz ardı ederek galipleri giyim-kuşam ve günlük hayatta kullanılan eşyalar yönünden taklit ederek galiplerle aynı seviyeye gelme gibi bir anlayışa kapıldıklarını ifade etmiştir. Ona göre, böyle yaparak galipler gibi güce ve zafer kazanacak seviyeye gelinemez. Bu iş galipleri taklit ile mümkün değildir. Diğer yandan toplumların kendilerinden üstün gördükleri milletleri taklitleri aynı zamanda kendi benliklerinden uzaklaşma ve toplumsal kimliğin yok oluşu anlamına da gelmektedir.

Galipler kimdir? Geçen hafta Fransa’nın Cezayir katliamını yazmıştık. O Fransa’ ki bizdeki batı taklitçiliğinin ilk kıblesidir. Fransız ihtilali sonrası bizde de siyasi ve edebi alan etkilenmiştir Frenkleşmek denen bu olgu Batılılaşmak olarak 19.asırda Literatürümüzde yerini almıştır. İslam toplumlarında gayri meşru ilişkiler haram (yasak) olduğundan halk arasında “Bel soğukluğu” diye bilinen hastalığın geldiği yer batı ülkeleri olduğu için adına frengi ( batı) hastalığı denmesi bu etkileşimdendir.

Fransa’nın sabıka kaydında bakınca ne görünür? BM verilerine göre 1994 yılının Haziran-Ağustos döneminde Ruanda’da 800 bin Tutsi ve ılımlı Hutu’nun ölümüyle sonuçlanan soykırım hakkında bir araştırma komisyonu oluşturulmuştu. Rapor, Fransa ve Avrupa’da bomba etkisi yarattı. Türkiye’yi her fırsatta sözde Ermeni soykırımı ile suçlayan Fransa’nın Ruanda’da soykırım hazırlıklarından haberdar olduğu, bu hazırlıklara katıldığı, cinayetlerde faal rol oynadığı belirtiliyor. Bölgedeki insani yardım operasyonlarına katılan Fransız askeri birimleri, soykırıma doğrudan destek vermekle suçlanıyor (soykırım suçu)

İngiltere’ye bakınca ne görüyoruz? “1788-1938 tarihleri arasında sömürgeleştirmek amacıyla gittiği Avustralya'da yerleşik yerli halk Aborjinleri sistematik olarak yok etmiştir. İngiliz’lerin aralarına salgın hastalık yaydığı, bununla da yetinmeyip yemeklerine zehir katarak yok etmeye çalıştığı 750 bin Avustralya yerlisinden geriye sadece 31 bin kişi sağ kalabildi” (soykırım suçu)

Almanya 21 milyon insanı topluca kurşuna dizerek, toplama kamplarında, fırınlarda yakarak, gaz odalarında zehirleyerek soykırıma uğrattılar. Irkları tespit edip harflerle sınıflandırmışlardı. Çingenelerin yüzde 94'ü kısırlaştırıldı. Gerek Almanya gerekse de Almanların işgal ettiği diğer ülkelerde yaşayan 2 milyon Yahudi sistematik bir biçimde vurularak, asılarak, yakılarak ve zehirlenerek öldürüldü. (soykırım suçu)

Belçika Soykırım iddialarını kabul eden ülkelerden biridir. Birinci Dünya Savaşı'nın ardından Ruanda'nın yönetimi Belçika’ya verildi. Belçika'nın sömürgesi altındaki Ruanda ve Kongo'da 10 milyondan fazla insan soykırıma uğradı (Soykırım suçu)

ABD: kıtada yaşayan Kızılderililer soykırımla yok edilmiştir. Kıtanın keşfinden itibaren beş asır boyunca 70 milyon yerli soykırıma tabi tutulmuştur. Bu (soykırım suçunu) işleyenler de Avrupa’dan Amerika’ya göç edenlerdir.

Bu günlere bakalım mı? Irak’ta ABD İngiliz ortak yapımı bir vahşet yaşanmıştır. Amaç kimyasal silah palavrası ile Irak petrollerine çökmektir. Yaklaşık bir buçuk milyon insanın öldüğü ülkenin Petrol ve Doğalgaz kaynaklarının % 80’lik bölümü akbabalar tarafından ele geçirilmiştir.

Irakta’ki şu enerji şirketlerine ve yöneticilerine bakınız, (2013 yılına ait bir tespit) Paul Bremer: Geçici olarak Irak valiliği yapan Amerikalı diplomat, Şimdi EBM Bşk Baroness Blackstone: İngiltere'nin eski bakanlarından, Şimdi Mott MacDonald Group'un üst düzey ismi.
Nicholas Soames: İngiltere eski Savunma Bakanı. Aegis üst düzey yöneticisi.
Michael Rose: İngiliz Özel Kuvvetler eski komutanı! Şimdi Control Risks Group üst düzey yöneticisi.
Harry Legge: Prens Charles'ın sır küpü, yakın arkadaşı! Olive'in en etkili ismi.
Jeremy Greenstock: 35 yıl çeşitli yerlerde görev yapan diplomat! Şimdi De la Rue'nun Başkan Yardımcısı...
George Robertson: Baron! NATO eski Genel Sekreteri. İşçi Partisi eski Başkan Yardımcısı şimdi ise Weir'in Başkan Yardımcısı. (15.11.2013 E.Diler Takvim)


Bütün bu soykırımları ve haydutlukları yapanların bayraklarında ve boyunlarında maalesef HAÇ vardır. Çok yakın bir insanlık suçunu aktarmak istiyorum. “2016 yılında, bir avukatın gizli belgeleri dışarıya sızdırması üzerine dört sene süren soruşturma sonunda bizzat Avustralya Savunma Kuvvetleri Müfettişinin raporu ileAfganistan’ da bulunan Avustralya Özel Kuvvetlerine bağlı acemi askerlerin, öldürmeye ve kan görmeye alışması için, silahsız sivil vatandaşları kurşuna dizdiği vahşet kesin bir şekilde belgelenmiştir.”

Haç ile Hilali karşılaştırdığımızda Hilal’in böyle bir sabıkası yoktur. Batının teknik gücüne, onun giyim kuşamını, balosunu, günlük yaşayışını vs taklit ederek ulaşılmaz. Kendi değerlerini muhafaza edip, başarının gereği ne ise onu yaparak ulaşılır.

Bu gün halkı Müslüman ülkelere bakınız, körfezde galibi taklit etmeyi bırak teslimiyet var. En büyük düşman dedikleriyle dost olup dindaşına sırt çevirmeler inkar edilemez. Bu da, Yusuf İslam’ı yaptığı uyarıda maalesef haklı çıkartıyor.

Kendi değerlerini kültürünü yok sayıp, batı karşısında ezik bir eda ile hayranlık duyanlar, kişilik zaafı yaşayanlar vardır. Bunlar aynı zamanda batının gönüllü lejyonerleridir. Bunları milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy şöyle tarif eder:

Şarka bakmaz, garbı bilmez, edepten yok payesi
Bir kızarmaz yüz, bir yaşarmaz göz bütün sermayesi.