GÜLİN ÖZDEMİR / SOSYAL TV
Kış mevsiminin bitimine 2 hafta kalmasına rağmen henüz beklenen kar ve yağmur yağmadı. Peki bu yıl yaşanan olağanüstü kuraklığı nasıl yorumlamak gerekiyor? Soframızdan hangi ürünler eksilebilir? Bu durumda ne tür önlemler almalıyız? Uludağ Üniversite Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Efsun Dindar, konuyla ilgili Sosyal TV’ye açıklamalarda bulundu.
Efsun Dindar: Yaz aylarında sıkıntıyı daha belirgin hissedeceğiz
“Mart ayının sonuna doğru geliyoruz ve özellikle Marmara bölgesi için beklediğimiz yağışların yarısından bile daha azı yağdı” şeklinde sözlerine başlayan Doç. Dr. Efsun Dindar, “İklim krizini Marmara bölgesinde kuralık şeklinde görürken bugün Adana’da, Urfa’da aşırı yağmurdan sel felaketi yaşanıyor.
Dolayısıyla iklim krizinin etkilerini lokal ve yöresel olarak nasıl değiştiğini görebiliyoruz. Yağmadığında hiç yağmıyor yağdığında da sel felaketi şeklinde oluyor. Tabii her ikisi de istemediğimiz bir durum. Hiç yağmadığında önümüzdeki bahar ayları ve sonrasında da yaz aylarıyla birlikte kuralık çok daha belirgin sıkıntılar yaratmaya başlayacak. Çünkü tarımsal kuraklığa yol açma ihtimali oldukça yüksek. Bu da demek oluyor ki tarlalarımıza su bulmak konusunda sıkıntı yaşayacağız. Bu da sofralarımıza gelen temel besin ürünlerimizin domatesimizi salatamızı ve pek çok sebzemizi meyvemizi etkileyecek. Dolayısıyla gıda enflasyonunun artması da kaçınılmaz olacak” şeklinde konuştu.
Efsun Dindar: Nisan yağmurları barajları dolduramaz
Gıda krizi olma ihtimalinin büyük olduğunu ifade eden Efsun Dindar, “Bu açıdan değerlendirdiğimizde yeterli ve dengeli beslenme açısından da halk sağlığı açsından da bir taraftan yaratacağı sıkıntıları düşünmek gerekiyor, bir taraftan da maddi olarak gıda enflasyonunun sebep olabileceği durumları da ele almak lazım. Barajlarımızdaki su seviyesi şu anda yüzde 30’lar civarında ancak nisan yağmurlarının barajları doldurabilecek çok verimli yağışlar olmasını beklemiyoruz. Kar yağışı da beklenilen seviyede yağmadı çünkü barajları besleyen aslında en büyük su kaynağı kar yağışıdır. Karlar yavaş yavaş erir peyderpey barajları doldurur toprak kar suyunu emer nemli yer altı sularını besler ama maalesef bu açıdan da bu döngünün maalesef bu yıl için istediğimiz düzeyde olmadığını görmüş oluyoruz. Olağanüstü kuraklık göstergeleriyle neredeyse kışı tamamlamak üzereyiz” şeklinde konuştu.
Kimse günlük rutin alışkanlıklarını değiştirmedi
Alınması gereken önlemlerden bahseden Efsun Dindar, kısa vadede yapılabilecekleri şöyle anlattı: “Su tasarrufunu öncelikli olarak ele almak bunun için yerel yönetimlerin belirli kısıtlamalar getirerek su tasarrufuna yönlendirmeleri gerekebilir çünkü maalesef kuraklığın olabilme ihtimalini aylardır konuşuyoruz ancak kimsenin günlük rutin alışkanlıklarını değiştirmediğini de görüyoruz. Dolaysıyla önce su tasarrufuna yönelik hem evlerde hem iş yerlerinde hem sanayide kısa vadede bir su bütçesi planı yapmak gerekiyor. Bazı kullanım alanları için kısıtlamalar getirmek gerekebilir ama tabii bu da kısıtlama getirmek demek ihtiyacımız olmayan suyu da depolayalım, stoklayalım normalin üzerinde bir tüketime sebep olalım demek değil. Kısa vadede yapılabilecek en iyi çözüm belirli sektörlerde kısıtlamalara gidip su tasarrufuna yönlendirebilecek uygulamalarda bulunmak.”
Orta ve uzun vadede yapılması gerekenler
Efsun Dindar, “Orta vadede ve uzun vadede yapılması gerekenlerde ise tüketim alışkanlıklarımızı değiştirecek yani suya bağlılığımızı değiştirecek şekilde hayatlarımızı revize etme. Sanayi ve tarımda da özellikle suyun yüzde 70’ini biz tarımda kullanıyoruz. Tarımda bu oranın düşürülmesine yönelik teknolojilere geçilmesinde sulama yöntemlerine geçilmesinde çiftçilerimizi bilgilendireme yönlendirmek teşvik etmek noktasında ve sanayicinin de temiz üretim teknolojilerini dönüşümünü hızlandıracak onların sudan bağımsız ya sa daha az suya ihtiyaç duyan proseslerle üretmelerine devam etmelerini sağlayacak iş birlikleri yaparak önümüzdeki uzun vadede de suyumuzu daha tasarruflu ve daha dikkatli kullanmak için önlemler almak gerekiyor” şeklinde konuştu.
