Tamah ve haset tedavisi çok güç hasatlıklardır.
Hatta Covid-19’dan bile tehlikelidir.
Neden mi bu konu?
Söyleyeceğim.
Ama önce bir durum tespiti yapmak lazım.
***
Tamah (aç gözlülük) eden haset (kıskanç) olur.
Haset olanın hayatı zehir olur.
Bu insanların kanaat duygusu körelmiştir.
Bu hastalıklara yakalananlar, bir zamanlar kendilerinin olduğu mevkilere gelenleri takdir etmek, destek vermek şöyle dursun sürekli çelme takmak ister.
Hele yerine gelenler;
Çok daha güç koşullarda bile daha büyük başarılar elde etmişse, “Neden ben değil O’nlar yaptı?” diye hayıflanırlar!
Maalesef bu hastalığa yakalananlara şu sıralarda özellikle siyaset sahnesinde çok sık rastlar olduk.
Aslında bu hastalıklar 20. yüzyılın başında Avrupa’da ortaya çıktı.
Bir asır bu hastalıklardan uzak kalabilen Türk toplumu da maalesef aynı yüzyılın sonunda bu hastalıkların pençesine düşüverdi.
Böylece hiçbirimizde huzur kalmadı.
Eskiden elimizdekiler ile yetinebiliyorduk.
Sahip olduklarımızı dostlarımızla, hatta hiç tanımadığımız insanlar ile bile bölüşüyorduk.
Ya şimdi?
Maalesef şimdi her şey çok değişti.
Hele bir vesile ile siyaset sahnesinden çekilen bazılarında bu hastalıklar iyice kronik bir hal aldı.
***
Peki, bu hastalıkların tedavisi mümkün mü?
Kolay değil.
Derdi veren Mevlam şüphesiz derman da vermiştir.
Yeter ki, gönülden isteyelim, kurtulmak mümkündür.
Allah dertlilere deva, hastalara şifa nasip eylesin.
O zaman fazla uzatmadan sözü uzmanına, kişisel gelişim alanında çok sayıda kitap yazan Richard Carlson’a bırakalım:
“Şunu iyice bilmelisiniz ki, başarı herkese yetecek kadar boldur! Hatta insanlar hedeflerine ulaştıkça, diğerlerine kalan pasta daha da büyür! Birbirimizi en düşük olduğumuz noktada değil, aksine olabilecek en yüksek konumda görmeyi istemeliyiz. Hepimiz başarılı olabiliriz. Birimiz başardığı zaman bunun diğerlerine de yararı olur. Birisi için iyi dileklerde bulunduğunuz zaman içinizde bir ivme meydana getirerek kendi başarınız için bir ortam hazırlamış olursunuz. Başkalarının başarısına sevindiğiniz zaman bahçenize başarı tohumları serpmiş olursunuz. Başkaları için iyi dileklerde bulunurken, kendinizi ne kadar iyi hissettiğinizi gözlemleyin. Dilekleriniz içtense, vermenin ve almanın bir madalyonun iki yüzü olduğunu hatırlarsınız. Gerçekten, başka birinin başarısına da kendi başarınız kadar sevinebilirsiniz. Bunu yapın ve içinizdeki büyüklüğün şahlanışını görün!”