Can boğazdan gelir (veya geçer) diye bir atasözümüz vardır. Vücudumuzun sağlıklı bir şekilde varlığını sürdürebilmesi için bazı gıdaların alınması zorunludur. Boğazına bakmayan kişinin sağlığı tehlikeye girer. Bu atasözünün kısaca açılımı budur. Tabii boğaz eğer kontrolsüz bir boğaz olursa bu kez gelir yerine gider kelimesi uygun düşer.

Covid-19 pandemisi ile ilgili halen elimizde kesin tedavi edici bir ilaç yok. Klinik çalışmalar ile kısmen virüsün çoğalmasını engelleyen ilaçlar yanında vücudun aşırı reaksiyon vererek kendi kendini tahrip etmesini engelleyecek bazı ilaçlar halen kullanımdadır ve etkinlikleri sınırlıdır. Şu bir gerçek ki kronik bir hastalığa sahip olan bireylerde bu enfeksiyon hem daha şiddetli hem de öldürücü olabiliyor. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’nin verilerine göre Covid-19’dan ölenlerin % 75 inden fazlasında önceden en az bir rahatsızlık bulunmakta. Bu enfeksiyondan ölen 65 yaş altı insanların yarısında şeker hastalığı vardır. Şeker hastalığı, hipertansiyon, kronik akciğer hastalıkları ve obezite ciddi hastalanma nedenlerindendir. Evet, bugüne kadar hastalık gözü ile bakmadığımız ve tedavisini diyet listelerinde aradığımız obezite nankör yüzünü burada da bizlere gösterdi ve yağlanma ile bağışıklık sistemimiz arasında ters bir oran olduğu gün yüzüne çıktı.

Obez bireylerin bir çoğunda insülin direnci dediğimiz durum oluşur. Normalde kan şekerini hücre içine koymakla görevli olan insülin hormonu sürekli unlu, şekerli ve trans yağlı gıdaları alan kişilerde giderek artan miktarlarda salgılanır. Bu miktarlar da zamanla hücreye kaba tabiri ile gına getirir ve insülin ile aralarındaki alışveriş işi bozulmaya başlar. Kan şekeri düzensizlikleri daha da fazla insülinin salınmasının önünü açar ve bu döngü aşikar şeker hastalığı, tansiyon yükseklikleri ve daha bir çok sıkıntıyı beraberinde getirir. Sadece insülin olsa iyi. İnsülin ile birlikte salgılanan bazı büyüme faktörleri de olayı daha içinden çıkılmaz hale sokar ve vücut yavaş yavaş deforme olmaya başlar.

Son yapılan bilimsel çalışmalar insülin direnci olan kişilerde Covid-19 enfeksiyonunun daha ağır seyrettiğini kanıtlamaktadır. Obezite hem yapısal olarak (mekanik etki) Covid-19 enfeksiyonunda akciğerleri sıkıştırarak akciğer dokularında sönme ve çökmelere hem de metabolik ve enflamatuar yollarla enfeksiyonun ağırlaşmasına neden olabilmektedir. Hayvan deneyleri ile yapılan çalışmalar ve insanlardaki gözlemler vücutta özellikle akciğerlerde, kaslarda, atar damarlarda, böbreklerde ve ince bağırsaklarda bulunan bir proteinin bu virüsün hücrelerin içine girmesine aracılık ettiğini göstermektedir. Bu protein ile birlikte insülin direncinin Covid-19 un şiddetlenmesinde rolü olduğu düşünülmektedir.

Daha ilginç çalışmalar da var. Her ne hikmet ise adını mide koruyucu olarak koyduğumuz ve proton pompa inhibitörleri denilen ilaçlar günümüzde sık kullanılan, birçok çantada, torpido gözünde bulunan ilaçlar haline gelmiştir. 6 Ekim 2020 tarihli bir makale bu ilaçların kullanımının Covid-19 un daha da şiddetlenmesini ve öldürücülüğü arttırabildiğini belirtiyor (Dig Liver Dis ; 52(12): 1410-1412, 2020 12. Kaynak isteyenler için).

Kısacası kıymetli okurlarım ne yediğimizi pek sorgulamıyoruz. Amaç sadece damak tadı olunca burada kan şekerimizi çabuk yükselten gıdaları tercih ediyoruz. Bu hem duygusal açlığımızı baskılıyor hem de beynimizde geçici olarak bir serotonin rahatlığı veriyor. Sonuçta çok açık bir şekilde görülüyor ki kanda şekerimizi yükselten gıdalar bağışıklık sistemimizi darmadağın ediyor. Bu tatlı rüyadan bir an önce uyanmak gereklidir. Aksi halde gerçekten can boğazdan geldiği gibi can boğazdan da çıkabiliyor.