Ölümsüz ağaç da denilen zeytin ağacı 300 ila 3 bin yıl arasında yaşayabilmektedir. Ege’de Santorini Adası içinde 40 bin yıl öncesine ait zeytin yaprağı fosilleri bulunmuştur. Milattan Önce 4500 lü yıllarda Girit’te yaşayanların zeytinyağı ürettiği biliniyor. Burada zeytin ayaklar ile ezilerek ve sıcak su ile muamele edilerek zeytinyağı elde edilmiştir. İlk ciddi tesis ise Milattan 600 yıl önce Urla’da kurulmuştur. Daha sonraları binek hayvanlarının yardımı ile çevrilen büyük taşlar kullanılarak zeytinyağı elde edilmeye başlandı. İlerleyen zamanlarda buharlı makineler ve son zamanlarda da çok gelişmiş teknolojiler ile zeytinyağı üretilmeye başlanmıştır.

Ülkemiz zeytin üretimi açısından sayılı ülkelerden biridir. Dünya’daki zeytin ağaçlarının yaklaşık % 10 u 150 milyona denk gelen zeytin ağacı ile bizim ülkemizdedir. Ancak buna rağmen kişi başına yıllık tüketilen zeytinyağı Yunanistan’da 22 kilogram, İtalya’da 12 kilogram, İspanya’da 10 kilogram iken bizde 2 kilogramdan daha azdır. Yemeklere ayrı bir tat kattığı için zeytinyağlı yemekler kültürü gelişmiş anacak mısır özlü veya fındık yağlı yemekler diye bir kültür gelişmemiştir. Natürel , Rafine ve Rivyera şeklinde piyasaya sunulur. Natürel olanları da sızma, natürel birinci ve natürel ikinci şeklinde 3 kısımda imal edilir. Rafinerizasyondan sonra zeytinyağının bazı olumlu etkileri kaybolmaktadır. Kokusu azalıp kızartmalara uygun hale gelmesinden dolayı ya rafine ya da rafine ile karıştırılan natürel 2. Yağ karışımı daha çok tercih edilmektedir.

Zeytinyağı gelişigüzel alınacak bir yağ değildir. Kırsal kesimde denetimden uzak, genellikle yol kenarlarında sağlıklıdır diye aldığımız yağların bile pek çoğunun tağşiş (karışık) olduğu ortaya çıkmaktadır. Plastik şişelerde satılan zeytinyağını almamalıdır. Plastiği içerisindeki asitler ile çözebilir. Koyu cam şişede olanlar tercih edilmelidir.

Bugüne kadar yapılan binlerce araştırma zeytinyağının kalp damar sistemi hastalıklarından tutun da kanserlere kadar bir çok hastalıkta koruyuculuk açısından yararlı olduğunu kanıtlamıştır. Kısa başlıklar halinde yararlarını sıralayalım:

1-İçerdiği yağ asitleri nedeni ile insülin direncinin kırılmasında etkilidir. Şeker hastalarının tercih etmesi gereklidir. Bunun yanında iştahına engel olamayanlar için ara açlıkları önlediğine dair bir çok kanıt mevcuttur.

2-Karaciğer yağlanmasında ve kan yağlarının oksitlenmesinde engelleyici rol oynar. Bu yolla dolaylı olarak cildin sağlıklı bir görünüm kazanmasını da sağlayabilir.

3-Özellikle İspanya’da yapılan bilimsel çalışmalarda zeytinyağının pıhtı oluşumunu önleyerek kalp damar sistemi hastalıklarına karşı koruma sağladığı gözlemlenmiştir. Yine İspanya’daki bilimsel çalışmalar zayıf da olsa zeytinyağında antidepresan etkiler bulunduğunu kanıtlamıştır.

4-DNA hasarını önleyerek özellikle meme kanserinden koruyucu özelliklere sahiptir. İçindeki E vitamini büyük oranda bu etkiden sorumludur.

5-Ibuprofen adı verilen ağrı kesici ve antienflamatuar ilaç kadar antienflamatuar etkileri vardır. Bazı romatoid artrit vakalarında tedavi amaçlı kullanılmaktadır. Yanık ve yara iyileşmelerine yardımcı olur.

6-Kalsiyum emilimini arttırır. Bu açıdan D vitamini ile birlikte kullanıldığında kemik erimelerini önleyici etki gösterir. Güneş kremi yerine kullanılabilir.

7-Özellikle İtalya Siena Üniversitesi hem diş eti sağlığı hem de şeker hastalarının yaralarını iyileştirmede ozonlu zeytinyağını son dönemlerde kullanmaktadır.