Kıymetli okurlarım. Bugüne kadar genellikle görüntü bozukluğu olarak algıladığımız ve tedavisinde 3-5 sayfalık diyet listelerinin yeterli olduğunu sandığımız obezite korkunç yüzünü SARS-COV 2 nin pandemisinde gösterdi. Bu nedenle bağışıklık sistemini çökertmesinden şeker hastalığına, kanserlerden depresyona, kemik erimelerinden uyku apnelerine kadar kitaplar dolusu hastalıklara neden olan obezite için toplumun her kesiminde ciddi farkındalık yaratmak zorundayız. Hekimi ile, diyet uzmanları ile, medya ve devletin ilgili kurumları ile adeta bir seferberlik oluşturmadan bu illet hem bizi hem de bizden sonraki nesilleri (eğer üreyebilirsek) rahat ettirmeyecek.

Bir çok komplikasyona (hastalığın doğuracağı istenmeyen yan etkiler) neden olan ve genellikle kitaplardan, internet ortamından ulaşabileceğiniz bilgilere ilaveten aşağıda yazacağım yeni çalışmaların özetlerini de öğrenmemizde fayda var.

1-Kanada’da geniş bir katılımcı oranı ile gerçekleştirilen araştırma çok dikkat çekici. Obez bireylerde koroner damar komplikasyonları ve buna bağlı gelişen kalp krizleri sıktır. Bu krizlere uğramadan veya krizin daha ölümcül hale gelmemesi için yapılan ameliyatların başında koroner by pass ameliyatları gelir. İşte bu ameliyatları geçiren obez hastalarda zayıf olan hastalara göre ameliyat sonrası ilk 30 günde ciddi enfeksiyon gelişme riski 2 kat daha fazla.

2-ABD Nöroloji Akademisi’nin verilerine göre ergenlik çağında obez olan gençlerin ileride felç geçirme sıklığı belirgin derecede artmakta. Çok ilginçtir ki çocukluk çağında obez olup ergenlikte normal kilosuna gelenlerde bu durum gerçekleşmemektedir. Yani belâ ergenlikte alınan kilolardır. 37.699 erkek çalışmaya alınarak bu sonuca ulaşılmıştır. 8 yaşından itibaren 20 yaşına kadar kilo alan gençlerde yüksek tansiyonun da geliştiği bu çalışmada gösterilmiştir.

3- Yine ABD’de Washington Endokrinoloji Derneği’nin ilginç bir çalışması var. Ergenlikte şişmanlığın ileride kalp hastalıkları, inme ve hipertansiyona sebep olduğu yıllardır bilinmektedir. Ancak ergenlikteki şişmanlık aynı zamanda ileride kardiyomyopati, ölümcül aritmiler, kalp yetmezliği, arterlerin kendi hastalıkları, pulmoner emboli riskini de arttırmaktadır. Son zamanlarda özellikle ergenlikte alınan kilolar ve ileride kalp ve damar hastalıklarının görülmesi çok araştırılır bir konu oldu. İsrail’de yaklaşık 2 milyon 300 bin kişi bu konuda gözlemlendi ve sonuçlar hiç de iç açıcı değildi.

4-Mükemmel bir bilgi demeti de bizim bilim insanlarımızdan. Endokrin dernek başkanlığı tarafından yapılan ve ne hikmetse bir dizi kahramanının aşk hikayesi kadar bile ilgi çekmeyen konu kısaca şöyle idi:

a)Meme kanserlerinden sonra kadınlarımızda artık en sık görülen kanser tiroid kanserleridir. Bilindiği gibi obezite de kanser oluşumunu körükleyen bir durumdur. Boyunda hızla büyüyen ağrılı kitleler, topaklar, ses kısıklıkları ve öksürükler konusunda çok dikkatli davranılmalı ve derhal hekime başvurulmalı.

b)Ülkemizde 20 yaş üstü kadınlarda şeker hastalığı oranı % 17 iken 65 yaş üstünde bu oran % 38 lere ulaşmaktadır. 10 yıl içinde 2 kat artış oldu ise bundan sonraki 10 yıl ne kadar artabileceğini bir düşünün. Korkunç sayılara ulaşabiliriz. Ülkemizde şeker hastası için harcanan para 1300 dolar civarındadır. Buna bir de komplikasyonlar eklendiği zaman bu miktar 8 kat daha artabilmektedir.

c) Hem ekonomik hem de sosyal açıdan şişmanlık ve diyabet için geniş çaplı bir tedbirler paket oluşturulmalıdır. Beslenmeden tutun da kullandığımız kimyasallara kadar toplumun biliçlendirilmesi, sanayinin bu konuda adımlar atarak endüstriyel ürünlerin değiştirilmesi ve buna da her türlü desteğin aktarılması şarttır.

Kıymetli okurlarım. Klişe olsa da ben yine yazacağım. Bu dünyada hiçbir şey bizim değil. Çıplak geldik çıplak gideceğiz. Bu geliş gidiş arasında sağlıklı olmak en değerli hazinedir. Bunu ancak kaybettiğinizde anlıyorsunuz. Kaybetmeyin.

Ana rahminden indik pazara, bir kefen aldık girdik mezara (Yunus Emre)