Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde çok sayıda insan şu soruya bakın nasıl cevaplar vermiş. Soru, şu 3 hastalıktan en çok hangisinden korkarsınız? Şeker hastalığı, kanser ve bunama. Çok ilginçtir ki genç ve orta yaşlardaki insanlar bile büyük çoğunlukta bunamadan korktuklarını belirtmişler. Kolay kolay kimse unutkan, yatağa bağımlı ve altından dışkısının alındığı, bezlendiği bir insan olmak istemiyor.

Londra Üniversitesi Bilim İnsanları 30 Kasım 2017 tarihinde bir makale yayınladılar. Bu makaleye göre ABD, İngiltere, Fransa, İsveç ve Finlandya halklarından yaklaşık 1 milyon 400 bin kişi incelendi. Vücut kitle indeksindeki (VKİ, vücudun kilosunun boyun metrekaresine oranı vücut kitle indeksini verir. Kg/ m2 olarak ifade edilir. 25 den yukarıya çıkıldıkça obezite artar) 5 birimlik artış demans riskini % 33 arttırdı. VKİ normal olanlarda demans gelişme oranı çok azdı. Fazla vücut yağının oluşturduğu kronik enflamasyonun bunamaya yol açtığı düşünülüyor. Dünyada ve ülkemizde (Fazla kilolu ve obez olanların oranı % 70 lere dayanmıştır) bu çalışmaya göre giderek bunayan insanların sayısı artacaktır.

Alzheimer Hastalığı yaygın bir bunama şeklidir. Son yapılan çalışmalardan birisi yoğun trafiğin yaşandığı bölgelerde oturanlarda bu bunamanın daha sık görüldüğünü belirtiyor. 6.6 milyon kişinin izlendiği bir çalışmaya göre Alzheimer hastalarının % 12 sinde neden bu trafikteki yoğunluk. Trafiğin yoğunluğundan dolayı bazı manyetik nano parçaların beyin dokusuna geçip burada tahribat yaparak bunamaya neden olduğu sanılmaktadır. Kırsal kesimlerden şehirlere göç ettikçe bu hastalığın daha da yayılacağı aşikardır. Alzheimer çağımızın, modern yaşam dediğimiz yaşam şeklinin bir sonucu olarak ortaya çıkmakta ve dramatiktir ki insanlar da böyle bir sonun başlarına gelebileceğini bilerek yaşamaktadırlar.

UZUN YAŞAMAK VE GENETİK İLE İLİŞKİSİ

Uzun ömürlü olmak; yalnızca olgun bir yaşa erişmek değil; o yaşlara geldiğinizde hala iyi hissediyor olmanız demektir. Genel anlamda bakıldığında taze olma kaydı ile bazı vitamin ve minerallerden zengin gıdalar ile beslenmek uzun ve sağlıklı ömür için başta gelen kuraldır. Tıbbın olanakları ilerledikçe, uzun ve sağlıklı yaşayan insanlarda açlık insülin düzeylerinin normal sınırlarda ve hatta biraz daha aşağılarda olduğu saptanmıştır. Yani bu kişiler insülini kanda arttıran gıdalardan uzak durmaktadırlar (rafine un, şeker,trans yağlar gibi). Yine gözlemlere göre Rusya, İtalya ve Japonya’nın dağlık kesimlerindeki köy ve kasabalarda yaşayan insanların 100-120 yaşlara kadar sağlıklı olarak yaşadıkları tesbit edilmiştir. Bu insanların da ortak özellikleri sabah erken kalkmaları, patlayana kadar değil doyana kadar normal miktarlarda yemek yemeleri, gıdalarının tamamen taze ve doğal olmaları, doğa içerisinde efor harcayarak teknolojinin hayatı kolaylaştıran makinelerinden uzak durmaları ve akşam erken yatmaları olduğu anlaşılmıştır. Aile bağları sağlam olduğu için kavga etmeyi sevmeyen, huzurlu ve stresten uzak, birbirlerine yardım etmeyi ve kendi çaplarında eğlenmeyi seven topluluklardır. Evlilik yaşantıları da karşılıklı dayanışma içerisinde, uzun ve sağlıklı bir şekilde sürmektedir. Gece yaşantılarının olmaması, sabahlara kadar uykusuz kalmamaları, GDO lu gıdalar ile tanışmamaları, margarin bilmemeleri, araba kullanma yerine bol bol yürümeleri de uzun ömüre katkıda bulunmaktadır.

100 yıldan fazla yaşayan insanlar üzerine araştırmalar yapan New England Centenarian Study’nin (NECS) direktörü Prof. Dr. Thomas Perls konuyu şöyle özetliyor; Daha çok spor, daha az stres. Özet olarak yaşam süresini belirleyen faktörlerin tamamına yakını şunları içeriyor: Sağlıklı beslenmek, geçimli bir birey olmak, fizik aktivite yapmak, inançlı bir yapıya sahip olmak, toplumsal ilişkilere önem vermek. Bu artık çok net biliniyor: Genetiğin yaşam süresine etkisi sanıldığı kadar çok değil. Hiç unutmam; Bursa’nın bir köyündeki yaşlı teyzeye nasıl bu kadar uzun ve sağlıklı yaşadın diye sorduğumda kitaplar, terabaytlar dolusu bilgileri bir cümlede söyledi: Oğul, yemek üstüne yemek yemedim, uyku üstüne uyku tatmadım, hiç boş oturmadım.

Ülkemizde de Nazilli yöresi, uzun ömürlü insanların çok olduğu bir bölge. Tarihçi Heredot bu yöre için ‘ve tanrı insanları uzun yaşatmak için Nazilli’yi yarattı’ demektedir. Akdeniz Üniversitesi bu ilçemizde bir araştırma kampı kurmuştur. Sonuçta buradaki yaşlı nüfusun ortak özelliklerinin birbirine saygılı olmaları, az ve doğal yemeleri, iyi uyumaları ve kötü alışkanlıklarının az olması, hırslı olmamaları, paraya fazla değer vermemeleri olduğunu tesbit etmişlerdir.