Türkiye’de ırkçı bakan denince; birçok kişinin aklına Milli Eğitim Bakanlığı döneminde  Üniversite sistemini bozan, hukukçu olmadığı halde İstiklal mahkemesi üyeliği yapan Reşit Galip’le, Yargı sistemini yanlış temele oturtan Adliye Nazırı (Adalet bakanı) Mahmut Esat Bozkurt gelir. Hoş başvekil İsmet Paşa da onlardan aşağı kalmıyordu

Reşit Galip "Biz Türk'üz, ezanı Türkçe okumalı, ibadetleri de Türkçe yapmalıyız” sözlerinden sonra "Ezanın tercüme ve besteleme" çalışmaları 31 Aralık 1931 tarihinde, Dolmabahçe Sarayı'nda, onun yönetiminde başlamıştı. “Allah-u Ekber” dememek için "Tanrı uludur" demek onun eseridir.

Andımız denen bu metin de onun eseri olup, 23 Nisan 1933'te öğrencilere okutulmuştu. “Türk'üm, doğruyum, çalışkanım. Yasam, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, budunumu (Ulus) özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir. Varlığım Türk varlığına armağan olsun.” Bu metne 1971 darbecileri döneminde ekleme yapıldı. Keza 28 Şubat 1997 darbecileri döneminde de metin düzenlemesi yapılmıştır. Nedense darbeciler amentü gibi sevdiler!

İsmet Paşa'nın, "Bu ülkede sadece Türk ulusu ırksal haklar talep etme hakkına sahiptir" beyanatından sonra Reşit Galip ve M. Esat Bozkurt yönetiminde 10 ayrı ekip oluşturulmuş; Anadolu'da kafatası ölçme seferberliği başlatılmıştı!

Ölçüm sonuçları 18 Eylül 1930 günü Gölcük Yaylası'nda açıklanmış ve Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, "Türk bu ülkenin yegâne efendisi, yegâne sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. Dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler. Demiştir.

Bu gün geriye dönüp baktığımızda 40 yıla yaklaşan PKK terörü bu yanlış politikaların eseridir. O yıllarda İngiltere bu konuları köpürterek bölge halkını isyana teşvik etmiş, Musul ve Kerkük’e bakmamızı engellemiştir,. İkinci dünya savaşı sonrası dümene geçen ABD de bölgede bir Kürt devleti kurup Türkiye’yi bölme hamleleri yapıyor. Dış güçler bizim içeride yaptığımız istismara konu olabilecek hataları çok etkili kullandılar.

Milliyetçilik yerine Irkçılık/kafatasçılık düşmanın ayrıştırma işini kolaylaştırır.

Yıl 1925, Kürtçe konuşmak yasak! Şark Islahat Planı (Kanunu):“Vilayet ve kaza merkezlerinde, hükümet ve belediye dairelerinde ve diğer kuruluşlarda, okullarda, çarşı ve pazarlarda Türkçe’ den başka dil kullananlar cezalandırılacaktır.”
 

Yıl 1931, Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak’ın raporundan: “Dersim cahildir. Zorunlu iskân uygulanmalıdır. Türklük telkini yapılmalı. Dersim’ li okşanmakla kazanılmaz. Türk toplumu içinde Kürtlük eritilmelidir.”

Yıl 1932, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’nın raporundan: “Kuzey Dersim halkı batıya göç ettirilmelidir. Yerli memurlar, (yani Kürtler) casustur. Dersim’ lilere aslen Türk olduklarını öğretmek lazımdır.”


Yıl 1940, CHP raporundan: “Kürtler Türkleştirilmelidir! Kürt meselesi Türkiye’nin en mühim meselesidir. Asimilasyonun ilk şartı dil öğretmektir.”
Yıl 1961, 27 Mayıs Darbesi’nin lideri Cemal Gürsel 1961’de Diyarbakır’da der ki:“Bu memlekette Kürt yoktur. Kürdüm diyenin yüzüne tükürürüm

1935 Yılında Mimar Sinan’ın kabri açılmıştır. Bilindiği gibi Sinan devşirmedir.  Ermeni kökenli olduğunu iddia edenler olmuştur.  Açılan kabirden çıkarılan Kafatası ölçülmüş Türk olduğu ilan edilmiştir. (5 Ağustos 1935 Akşam Gazetesi) Asıl mesele ne biliyor musunuz? Sinan’ın kafatası kayıptır.  Aynı şekilde Selçuklu hükümdarları Alâaddin Keykubat ve İkinci Kılıçarslan gibi sultanların da kafatasları kayıptır.

Reşit Galip dedik, biraz eşeledik neler çıkıyor neler. Irkçılığın ne menem bir şey olduğunu gördünüz mü? İkinci dünya savaşında Alman Irkçılığı milyonların ölümüne sebep olmuştu. Bizde de ırkçılık sonucu ciddi fay kırılmaları meydana gelmiştir.

Hataları düzeltmek ise inanın kanseri yenmekten daha zor

Erbakan hoca Andımızı eleştirdiği için hapis cezası almıştı.

Turgut Özal çözüm için ciddi gayretleri vardı ömrü vefa etmedi.

Demirel, Erdal İnönü ile Diyarbakır’a gitti Kürt realitesini kabul ediyorum dedi.

Mesut Yılmaz: AB yolu Diyarbakır’dan geçer dedi.

Alparslan Türkeş  "Birlikte hayır, ayrılıkta azap vardır. Kürtler ne kadar Kürt’se, biz de o kadar Kürt’üz. Biz ne kadar Türk’sek, onlarda o kadar Türk’tür. Doğusundan batısına hepimiz bir aileyiz." dedi

CHP Doğu ve Güneydoğu raporları hazırladı.

AK Parti iktidara geldiği günden bu yana siyasi sorumluluk alarak uğraşıyor. Devlet olarak çok şey denendi. Başarı engellenmeseydi kayıp bir asrı kurtaracaktık. Türkiye

Sadece terörle boğuşmuyor, ayrılıkçı saldırı ile savaşıyor. Karşımızda sözde müttefik ABD ve AB ülkeleri de var. Kaybettiğimiz 100 yılı geri almayalım diye sahadalar.