Ayrı Reşit Galip insanları Kafataslarına göre sınıflandıran sözüm ona bir bilim insanıydı. Ant uygulamasının cumhuriyetimizle uzaktan yakından ilgisi yoktur...30'larda Hitler ve Stalin gibi toplumu formatlamak için bu tür uygulamalar yapılıyordu. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde çocuklar içtima ya dizildiği, ırkçı sloganlar okunan metinler göremezsiniz. Bal bal demekle ağız tatlanmaz. Balı yersen ağız tatlanır, Türküm demekle Türk olunmaz. Doğruyum demekle çalışkan olunmaz. İnsan ailesinden öğretmenlerinden çevresinden aldığı eğitimle bir takım değerlere sahip olur.Recep Tayyip Erdoğan

Reşit Galip’in yazdığı Ant 1972 darbecilerini kesmemiş dalkavuklukta nirvanaya ulaşarak "Ey bu günümüzü yaratan ulu Atatürk..." ilavesini yaparak Atatürk’ü yaratıcı yapmışlardı. 12 Eylül darbecileri "yaratan" ı "sağlayan" olarak düzeltme yoluna gitmiştir.

Andımız sadece okullarda çocuklara da okutulmadı. 12 Eylül darbecileri işkence olarak ceza evlerinde “sol sağ, Türk Kürt” ayrımı yapmadan andımızı okuttular.           Eski bakanlardan Yaşar Okuyan o isimlerden biriydi: “Tel örgülerle çevrili görüş yerine gittiğimizde tel örgünün öte yanında küçük kızım ve eşim duruyorlardı. Bizi götüren çavuş, ‘Andımızı okumamızı emretti. Yoksa ‘görüşme’ izni verilmeyecekti. Okudum, hançeremi yırtarcasına bağırarak okumamızı istediler. Benim bu halimi gören kızım ağlıyordu. Ona bakınca ben de gözyaşlarımı tutamadım.”                           (Oral Çalışlar- Mamak Askeri Cezaevi)

Diyarbakır cezaevinde de gardiyanlar, tüm tutukluları avluda toplayıp bir yarışma yapılacağını açıkladı. Türküm, doğruyum andını en iyi okuyan kişiye her hafta görüş olanağı sağlanacak ve tuvalet temizleme gibi işler yaptırılmayacaktı. Yarışma günü geldi. Komutanlar bir masaya dizildi. Tutuklular okumaya başladı. Aradan beş gün geçti Kimi Türküm dese bile doğriyem diyordu. Komutanların yüzü asılmıştı. Fena bir sopa yeriz korkusu yaşanırken bir mahkum Hızır gibi  yetişti ve tiyatrocu edasıyla kelimeleri tonlayarak andı okumaya başladı. “Türküm, doğruyum, çalışkanım,yasam … Varlığım Türk varlığına armağan olsun.”  Komutanlar bu güzel ant içme karşısında yerlerinden fırlayıp, tutukluyu ayakta alkışladılar. Onu birinci ilan edip tutuklulara döndüler: “İşte Türküm, doğruyum çalışkanım böyle yürekten söylenir. Kürt mürt yoktur. Sadece Türk vardır. Herkes bu arkadaş gibi okuyacak. Göğsünü gere gere ‘Türküm’ diyecek.” Tutuklular kaçamak gözlerle birbirilerine bakıyor ve kendilerini tutamayıp kıs kıs gülüyorlardı. Çünkü o turtuklu, uyuşturucu kaçakçılığı nedeniyle tutuklanmış bir Alman vatandaşıydı.”  (Oğuz Güven- Zordur Zorda Gülmek)

Bunlar işin başında atılan yanlış adımların, ırkçılığın, kafatasçılığın vardığı seviyeyi gösteriyor. Bu ırkçı yaklaşım, dış güçlerin de desteği ile PKK gibi ayrılıkçı bir terör örgütünün doğumuna zemin hazırladı, gelişmesine de imkan tanıdı. Üstelik örgüt kendisi ırkçılık yapmasına rağmen. Et ve tırnak gibi olan büyük bir aile arasında 40 yıldır fitne fesat kamplaşma tohumları ekiliyor. Bazen sanki bütün Kürtler PKK yanlısı imiş gibi yanlış algılamalara düşülüyor. Zaten terör örgütünün en büyük zararı da budur. Buradan besleniyor.

Reşit Galip öylesine saçmalıklara imza atmıştır ki; birinci Türk Tarih Konferansı'nda Türk ırkının özelliklerini "uzun boylu, uzun beyaz simalı, düz veya kemerli ince burunlu, muntazam dudaklı, çok kere mavi gözlü ve göz kapakları çekik değil, badem gözlü bir ırk" olarak tanımlamış. Biraz daha ileri giderek "Müslümanlık: Türk'ün milli dini" adlı tezinde, Hz. İbrahim, Hz. İsmail ve Hz. Muhammed'in Türk olduğunu iddia etmiştir. Türklerin arasına karışmış olan “kısa boylu, fırlak çeneli, iri dudaklı sarı ırktan kişiler de vardır. Ancak bu melezler asıl muhariplerin silah uşakları, adi hizmetlere koşulan esirler ve mağluplar sürüsüdürler” der.

Nasıl bir kişilikse Türk Ocaklarını kapatmış, yerine kurulan Halkevlerinin başına da kendisi geçmiştir.

Andımızı yazan kişiyi ve süreci üç yazıdır anlattık. CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Sayın Erdoğan, andımızın hangi cümlesinden rahatsız, çıksın açıklasın” dedi ya; bizde kendisine soralım. Andımız dediğin metin Atatürk’ün bir emirnamesi ve tavsiyesi değil. Sadece Maarif Vekili Reşit Galip tarafından yazılmış ve okutulmuştur. Şimdi; Cumhurbaşkanı Erdoğan bir kararnameyle,  “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız.” Her sabah okullarda bu metin okunacak dese; KK buradaki hangi cümleden hatta hangi kelimeden rahatsız olacak çıksın açıklasın.

Reşit Galip 88 profesör ve 44 doçentin görev yaptığını Darülfünun’u tasfiye edip yerine İstanbul Üniversitesi’ni kurmuştur. Tasfiyede bizim hocaları atmış, Hitler Almanya’sından kaçan Yahudi hocalara öncelik vermiştir. Tasfiyede o kadar ileri gitmişti ki tıp doktoru olmasına rağmen kendisini tarih profesörü ilan ettirmişti. Bunun üzerine yeni kurulan üniversitenin Fuat Köprülü gibi profesörleri istifa etmişler, daha sonra konu Atatürk’e ulaştırılmış ve bizzat Atatürk tarafından Reşit Galip, bakanlıktan istifa ettirilmişti.

Uğur Mumcu Bu memlekette banka soyarken kar maskesi, ülke soyarken Atatürk maskesi taktılar.” Demişti ki haklıydı. Darbecisi darbe yapar Türkiye’yi en az 50 sene geri götürür ama sorsan; Atatürkçülük için darbe yapmıştır. Dikkat edin samimi olanların hiç böyle aşırılıkları yoktur. Ama kafatasçılar ırkçılar bu ülkenin maneviyatını çalarken Mumcunun dediği maskeyle gizlendiler. Banka boşaltanların verdiği zarar  bunların verdiği zararın yanında bozuk para mesabesindedir.

Kimseyi direkt suçlamıyorum amma Abdulhamit Han’ın yanına kadar girmiş İngiliz Ajan Arminius Vámbéry hikayesi vardır. Arapça, Türkçe (Osmanlıca) Farsça dillerini çok iyi bilen, İslami ilimlerle mücehhez biriydi. Padişahın güvenini almış yanına kadar girmişti. Gerçi Abdülhamid, Vambery’nin ajan olduğunu biliyordu. İngilizleri Rusya'ya karşı bir denge unsuru olarak Vambery üzerinden kullanmaya çalıştığı için sarayda yanında tuttuğu söylenir. Maskeli tipler için bu hikayeyi hep hatırlarım..

Hulasa aşırılıkları olanlara dikkat, etmeli, ektiklerine ise bin kere dikkat etmeli.