Gıda piyasasında, ‘görünür’ veya ‘örtülü’ zam operasyonu yaşanıyor. Tüketicilerin akıl sağlığını sınarcasına yaşanan bu durumda, üstelik dikkatimizçi çeken bir başka tuhaflıkla karşılaştık.

Ambalajlı gıda sektöründe…
Özellikle;
Raflara bakıldığında…
‘Fiyatları aynıymış’ gibi görünen, ama gramajlarını düşürme sayesinde kilo başına örtülü zam yapılması, yaygın yöntem oluşturuyor.
‘Saf’ yerine koyar gibi;
Bir gıda ambalajında, 39 gram denilmesi de ya da gıda dışında, örneği bir temizlik ürününde 13 adetten söz edilmesi, ipin ucunun kaçtığını gösteriyor.

Zamlarda;

Genellikle hammadde ve nakliye giderlerinden söz edilse de, anında elde bulunan mevcut ürüne dahi zam yapılıyor ve kar yükseliyor.

Hükümet;
Meseleye, el atmalı!

Özellikle;
Başlıca tüketim maddelerini ambalajlı olarak satan ve piyasada yaygın ve hakim olanlar, takibe alınmalıdır.

Sahipleriyle…
Masaya oturulmalıdır!

Dünden bugüne…
Zamların en önemli nedeni olarak, daha çok akaryakıt ve fiyatları olarak, nakliye masrafı iddia edilmiştir.

Üretim, nerede olursa olsun…
Firmalar, aynı ürünlerinde birbirinden pek farksız da olmayan ve üstelik de sabit fiyat uyguladıkları da görülüyor.
Bursa halkı;
Kentindeki bir süt ürünleri firmasının ambalajlı peynirine, 300 kilometre ötedeki kentliyle aynı parayı ödüyor.

Nakliye maliyetine dayalı olarak…

Bursa’dakilerin, fiyat avantajı yok!

Aslında…
Hükümet, pahalılığa el atmalı!
‘Serbest piyasa’
ekonomisinden söz edelim, ama raflardaki gıdaların çalınmalarına, ‘alarm’ konulan ülkeyiz.
Pahalılıktan söz edeken;
Sebzve ve meyve coğrafyasında, pahalılık var.
Türkiye olarak,
Başka milletlere meyve ve sebzenin en özelini ihraç ediyoruz, milletimize de elde kalanı ve pahalıya tezgaha düşüyor.
Uzay
’a elbette erişelim, ama…

Sağlıklı nesil için önce halkımızın temel gıdalara erişim meselesi var, alım gücü sorunu var.
Türkiye
’de;
Aile başına, 3 çocuk beklentisi var, ama raflardaki mamalara dahi çalınmamalarını caydırmak için alarm konuluyor.
Pandemi dönemiyle…
Uzaktan eğitim süregeliyor.
Gezmeye, eğlenmeye gidenin tatiline 18 taksit imkanı getiren hükümet, eğitimde önemi artan tablet bilgisayara 6 taksit sınırı koyuyor.
‘Ekonomik olsun ‘ gerekçesiyle;
Parçalarını toplama yoluyla bilgisayar sahibi olmak istenirse, ‘yedek parça’ sınıfına girdiği gerekçesiyle uzun vadeli taksit yok.
Bakınız…
El yorulmadan;
Türkiye’de bankalar, geçen yıl verdikleri kredilerin faiz ve komisyonlarından 16 Milyar TL gelir elde etmişler.