Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!

Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?

"Tarih"i  "tekerrür"  diye tarif ediyorlar;

Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?

(Mehmet Akif Ersoy)

Büyük Selçuklu hükümdarı Alp Arslan 1071 yılında Malazgirt Meydan savaşında Bizans İmparatoru Romen Diyojen’i yenilgiye uğratarak Anadolu’nun kapılarını bizlere  açmıştır. 1071 den bu güne beylikler hariç bu coğrafyada üç devlet kurduk.  Anadolu Selçuklu devleti, Osmanlı devleti (İmparatorluğu) ve Türkiye Cumhuriyeti devleti

Devlet kurma noktasında Adolf Hitler "Türkler öyle bir millettir ki, Hayatta bir tane bile kalsa devlet kurup intikamını alır." Dediği iddia edilir.

Bu coğrafyada dünyaya nizam veren, çağ açıp çağ kapatan süper güç ülke olarak asırlarca hükmettik. Batı hiçbir zaman 29 Mayıs 1453’ü kabul etmedi. Hatta içimizdeki uşak ruhluları da "Zulüm 1453'te başladı" sloganları ile karşımıza çıktılar.

Osmanlı İmparatorluğu için 1792 -1922 dönemi çöküş ve dağılma dönemi olarak değerlendirilir. Devlet 1875 yılında moratoryum ilan etmişti (İflası engellemek için alınan tedbir, özetle ben borçlarımı ödeyemiyorum, yeniden vade uzatımı yapalım,)

Böyle bir ortamda Fransız tarihçi Kont Albert Vandal’ın Le Sultane Rouge (Kızıl Sultan)  dediği, Bizim için ise; Necip Fazıl Kısakürek tarifi ile Ulu Hakan İkinci Abdulhamid Han Osmanlı tahtına çıkar. (130 yıllık dağılma ve çöküş döneminin 84 yılının geride kalmış olduğu bir dönemdir. Yokuş aşağı freni patlamış bir aracın direksiyonuna geçmek gibi bir haldir bu tahta çıkış)

Abdülhamit ilk yıllar devletin deyim yerindeyse iplerini ele geçirmiş yapıyla uyum içinde hareket etmiştir. Devlet içinde güçlenmek için beklemiştir. Önünde devleti 15 yıl yönetmiş Sultan Abdülaziz’in katledilişi gibi bir cinayet vardır.

Abdülaziz neden katledilmişti? Çünkü orduyu ve donanmayı güçlendirmeye çalışmıştır. Sultan Abdülaziz döneminde Türk donanması dünyanın sayılı donanmaları arasına girmiştir. Devletin kurumsal yapısında adımlar atmış bu gün ki Sayıştay, Danıştay ve Yargıtay'ın temelleri onun döneminde atılmıştır. En büyük günahı ise yerli ve milli adımlar atmasıydı askeri öğrencileri ayaklandırdılar tahttan indirip bileklerini keserek katlettiler. Bu cinayetin sorumluları Mithat Paşa, Hüseyin Avni Paşa, Mütercim Rüştü Paşa ve Süleyman Paşa'nın ortak özelliği ise mason olmalarıydı (!). (sahte otopsi raporları vb) bütün bu olaylar Abdülhamit Han’ın çok tedbirli olmasını gerektirmişti. Nitekim de öyle yaptı.

Abdülhamit han gelir gelmez daha yedinci ayda kucağında Rus harbini bulmuştur ki; diplomasi ile önlemeye çalıştığı savaşı, parlamento ve devlet ricalinin tutumu yüzünden başaramaz. (Bilindiği gibi 1.meşrutiyet ilan edilmiş, devlet parlamenter monarşi ile idare ediliyordu) Bu savaş Osmanlı için büyük bir kayıp olmuştur. Daha sonra yapılan konferans ve anlaşmalarla kayıp zararları azaltılmaya, yaranın daha da büyümesi engellenmeye çalışılmıştır.

İflasın eşiğindeki devlet tahta çıkmadan bir yıl önce moratoryum ilan etmişti, Abdülhamit döneminde bunun için Duyun-u umumiye kuruldu (dış borçların takibi, düzenlenmesi ve tasfiyesi) süreç içerisinde devletin maliyesi nefes alıp rahatlar ve 1899 yılına gelindiğinde Osmanlı yeniden Düveli Muazzama arasına girmiştir..(Büyük devletler demektir. bu gün ki güvenlik konseyinden bir gömlek daha üstün bir devlet ligi. Tarihçi İlber Ortaylı’da Osmanlı’yı bu ligde gösterir).

Abdülhamit ilk beş yıl içinde devlete hakim olmuştu. Gelir gelmez birinci meşrutiyeti ilan etmişti ya, Meclis-i Mebusana 69 Müslüman 46 Gayrimüslim vekil seçilmişti. Rus savaşı gerekçesiyle sultan bu meclis feshetmiş ve 1908 yılına kadar ülkeyi kendisi yönetmiştir. Osmanlı’nın çöküşünü durdurmayı yavaşlatan yerli ve milli hareketleri, imparatorluğu parçalamaya yönelik etnik milli akımları durdurması, hilafet makamını dış siyasette bir güç olarak elinde tutması başta İngiltere olmak üzere dönemin hegemonik devletlerini rahatsız etmiştir. Mesela dersek; o dönemde en çok Müslüman nüfusa sahip ülke Osmanlı değil, İngiltere’dir. Asya’da Hindistan havalisindeki bütün ülkeler İngiliz kolonisidir. Oradaki Müslümanlar harekete geçirilirse İngiltere felç olur.

Kendileri dışarıdan iş birlikçileri içeriden Bu adam Osmanlı düzenini bozuyor. Batılı devletlerin Osmanlı ile bir sorunu yoktur,  Sorun Abdülhamit’tir. Bu adam diktatör, ülkeyi dikta ile yönetiyor. Bu adam İndirilmeli vs vs

Ve Taksim topçu kışlası 

31 Mart vakası Osmanlı devletinin beyin ölümü olmuştur. İsyanın görünürdeki amacı İttihat Terakki hükümetini devirmek olarak görünse de teşkilat mensupları alt edemedikleri Abdülhamid'i al aşağı etmek için böyle bir plan tertiplemişlerdir. Hükümdarı tahtından eden eylem sonunda başarıya ulaşmıştır. Taksim topçu kışlası size neyi hatırlatıyor? 2013 Mayıs sonunda aynı yerde Gezi Parkı eylemleri başlamış Cumhuriyet tarihinin en büyük Vandallığı yaşanmıştı.  Oyun aynı, sahne aynı, amaçlanan aynı değil mi?                                                         

Haftaya devam edelim.