Kıymetli okurlar. Genellikle ülkemizde  halen kozmetik bir problem olarak görülen ve 3-5 badem, kibrit kutusu kadar peynir gibi kalori kısıtlamaya yönelik diyet listeleri ile önlenmeye çalışılan obezite  o kadar masum değil. Tedavi edilmesi gereken bu hastalık ile ilgili olarak yakın zamanlarda The Guardian, Daily Mail ve The Independent gibi gazetelerde çıkmış bazı önemli yazılardan derlemeler yaparak bilgilerinize sunuyorum.

Vücudumuz, yağları enerji deposu olarak, dar günde kullanmak üzere bir yerlere toplamaya programlıdır. Açlık zamanlarında ve kas hareketleri sırasında yağ deposu aynı benzin deposu gibi enerji sağlamak üzere yanmaya başlar. Kronik açlıklarda yağ dokusu ile birlikte kas dokuları da enerji için kullanıldığından genellikle kalori kısıtlayan diyetlerde yağ ve kas birlikte kaybedilir. Oysa kas hareketlerinde önce kaslarda ve karaciğerde bulunan şeker tüketilir ve ardından sıra yağlara gelir. Yani ne yaparsanız yapın yağları eritmek için kaslarınızı çalıştırmak zorundasınız. Oysa Dünya Sağlık Örgütü (WHO) dünyadaki ergenlerin % 80 inden fazlasının yeterince aktif olmadığını belirtiyor. 2001 den bu yana hareket oranı giderek azalmaya devam ediyor. İlgili hekimler Dr.Fiona Bull ve Dr. Regina Guthold özellikle kız çocuklarının daha aktif olması gerektiğini belirterek ileride bu gençlerin bir çok kronik hastalığın pençesine düşeceklerini belirtiyor. Çünkü binlerce çalışma fiziksel hareketlerin kas, kemik, kalp ve akciğer sağlığı için olmazsa olmaz olduğunu gösteriyor. WHO ilk yapılması gereken işin 5-6 yaş arası çocuklara ekran kısıtlaması yapılması olduğunu belirterek oyun ve spora teşvik için bir an önce gerekli adımların atılmasını öneriyor.

Barbara Ellen imzalı bir makale şöyle diyor; Sigara içip akciğer kanseri olan kişilere ciddi bakıp küçümsemiyoruz ama neden obezlere alaycı tarzda bakıyoruz? İngiltere Halk Sağlığı Direktörü Simon Stevens obeziteyi yeni sigara  (The new smoking) olarak tanımlıyor. Ulusal bütçeye kanserler, kalp problemleri, diyabet, diz replasmanları ve daha pek çok obezite komplikasyonları nedeni ile aşırı yük binmesi sigaranın bütçeye olan yükünü aşıyor. Ama sigaradan oluşan hastalıklar ile alay edilmiyor. Bir KOAH lı, amfizemli, akciğer kanserli insan ile alay etmezsiniz ama obezler ile öyle değil.

Obezitenin nedenleri arasında kendimizden nefret etme ve bunun sonucunda daha da fazla yemek yeme olayı yatabilir. Daha fazla yemek yeme bu kişileri mutlu hissettirir. Obezite ile mücadele etmek için toplu taşıma araçlarında gıda tüketilmemesi amacı ile İngiltere’de yasa hazırlanıyor. Yasalaştığı an metroda, otobüslerde kek, tost ve benzerlerinin yenmesi yasaklanacak. Kek ve bisküvilerin vergilerinin arttırılması da gündemde.

17.07.2019 Tarihinde The Independent’ta çıkan, Sarah Young imzalı bir makale diyor ki;  Liverpool Üniversitesi yaşlanma ve kronik hastalık bölümü profesörlerinden Dr. John Wilding ve Dr. Vicki Mooney Oxford Sözlüğe bakın, burada hastalık tanımı vücutta yapı veya işlev bozukluğu ve buna bağlı semptomlar üreten bir durum olarak yazıyor diyorlar (Türk Dil Kurumu Sözlüğü de benzer tanımı yapıyor). Oysa günümüzde obezite yukarıdaki tanıma cuk diye oturmasına rağmen halen bir hastalık gibi yaklaşılmadığı ekoller az değil. Bu böyle devam ettikçe obezitedeki artışlar da sürmeye devam edecektir.

Yapılan pek çok çalışma çocuk emzirmenin ileri yaşlarda (çocukluk ve gençlik) obeziteyi önlemede faydalı olduğunu belirtiyor. Yemek yemeye başladıktan itibaren ise çocuğa mümkün olduğunca uygun porsiyonlarda gıda verilmelidir. Ebeveynler genellikle çocukların az gıda aldığından endişe ederek daha fazla beslenmesi için titizlenirler. Oysa bilim insanları yeni yürümeye başlayan çocukların sanıldığı kadar fazla gıda almalarına gerek olmadığını bildiriyorlar. Ulusal Uyku vakfı (İngiltere) her yaş için yeterli uykunun yokluğu obeziteye zemin hazırlamaktadır demektedir.