Uludağ Üniversitesi’nin 10 yıl öncesine ait yayınında, günümüzden farkı olmayan Bursa’nın 100 yılı aşkın öncesinin ciddi, ürküten haliyle karşılaştık.

Fen Edebilat Fakültesi’nin Sosyal Bilimler Dergisi’nde, 1890-1895 yılları  arasına ilişkin ‘Bursa’da Kolera Salgını ve Karantina Önlemleri’ anlatılıyor.
Bursa’nın yereliyle…
Yaşanan insani tehlikenin nedenlerine odaklanırken, “İstanbul ile birlikte, ülkenin pek çok yerinde kolera hastalığına karşı önlemler alınmıştır.” deniliyor.

Koronavirüs salgınının başlarında, Umre’den dönüşlerle vakaların artışı ve salgının yayıldığı gibi, koleranın da hacdan dönüşlerle yayıldığı vurgulanıyor.
O yıllarda da…
Salgınla mücadele için sağlık komisyonlarının oluşturulduğu belirtilirken, etkin bir mücadele için de, “Şehirde bulunan mahalleler, belediye meclis üyeleri arasında paylaştırılmıştır.” deniliyor.
Günlük hayatta…
Bireysel ve toplumsal;

Temizliğe yönelik önlem ve kısıtlamalarda, “Genellikle kadınlar tarafından evlerde el mancınıkları yardımıyla gerçekleştirilen ipekböceği işleme faaliyetlerine, geçici bir süreyle ara verilecektir.” hükmü de dikkati çekiyor.

Karantina uygulamasına ilişkin, “Mudanya ve Gemlik tarafından gelen gemilerin yolcuları ise, on günlük bir karantina süresine tabi tutulmuşlardır.” alıntısıyla da bugünlerden farkın olmadığı anlaşılıyor.
Getirilen kurallar açısından;

Aksi durumda ise, “Alınan kararların uygulanmasında görevini yapmayan devlet memurları veya yöre halkı hakkında kanuni muamele yapılacağı ilan edilmiştir.” alıntısı da, bugünleri anımsatmış oluyor.
…Ve!
Başka, çarpıcı detaydan daha söz edelim.

O yıllarda da;

Aşı teminiyle ilgili sorun bulunuyor, ama bugünkü salgından farklı olarak, doktor ihtiyacından söz ediliyor.
Hatta…
Valilik ile hükümet, karşı karşıya geliyor.
Bursa’yı da kapsayan;

Hüdavengidar Valiliği’nin, hükümetten acil aşı ve doktor talebinde bulunduğu ve gecikme sürünce de, hükümete şikayet dilekçesi gönderildiği belirtiliyor.
Hükümetin ise, aşıyı zamanında gönderdiği ama doktorların maaş tutarını düşük bularak, bölgeye gitmek istemediğini bildirdiği aktarılıyor.
Küçük Babı-Ali olarak bilinen;

Bursa’nın bu özelliği ve önemi,  100 öncesindeki salgınla da kendisini gösteriyor, “Salgın hastalıkla mücadele etmek için, dönemin yerel basını da üzerine düşen görevi yapmaya, halkı kolera konusunda bilinçlendirmeye çalışmıştır.” bilgisine yer veriliyor.
100 yıl da geçse…

Sağlık meselelerinde;

Tıbbın dili ve gerek gördüğü adımlar, toplum sağlığı için herkesin önemsemesi ve uyması gerekenleri ortaya koyuyor.

Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz’a, muazzam bir dijital bilgi hazinesini erişime açtıkları için ve araştırmayı kaleme akademisyen Dr. Nursal Kumaş’a, teşekkür ve tebriğimizi ifade ediyoruz.