Öğrencilik yıllarımızda bize öğretilmeyen ya da özellikle saklanan Abdülhamit hanın büyük projelerini yeni öğreniyoruz.

Mesela İstanbul'un iki yakası arasında yapmayı planladığı ve projesini çizdirdiği “Boğaz Köprüsü” ile Üsküdar' la Eminönü arası denizin içinden “Tüp Geçit” Projesi.. O'nun yaşadığı çağda bu projeleri hayal bile etmek neredeyse imkânsızdı.

Bunları anlatınca olaylara at gözlüğü ile bakan ittihatçıların torunları alaycı bir tavırla dudak bükebilirler. Nedeni de bu güruh sadece tenkit ederler, Heykel hariç ortaya bir eser koyacak vizyonları yoktur.

CHP’li eski Bakan ve Milletvekili bir babanın oğlu gazeteci Mehmet Barlas’tan bir Adalet Partisi “Demirel” anısı nakledelim. Demirel Barlas’ın İstinye’deki evinde konuktur. O gün pencereden Boğaz'a bakarken yanına gitmiş ve "Şu Boğaz Köprüsü'nü daha geniş yapsaydınız trafik tıkanmazdı" demiştim. Bunları duyunca duvarda asılı, babam Cemil Sait Barlas'la İsmet İnönü'nün yan yana oturdukları fotoğrafı işaret etmiş ve şöyle demişti: Kadere bak... Ben Boğaz'a köprü yapacağım dediğim zaman İnönü İstiklal Madalyası'nı meclis kürsüne vurur ve "Yaptırmam" derdi. Şimdi İnönü'nün resminin asılı olduğu evde bana birisi "Köprü'yü neden dar yaptırdın" diye hesap soruyor.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) 1968 yılında Boğaz Köprüsü yapılmaması için "Boğaz Köprüsü, Türkiye ve İstanbul'un başına gelen en büyük felakettir" sözleri ile dava açmıştı. Bülent Ecevit 1972 yılında CHP Genel Başkanı seçilmişti. O da mitinglerde "Köprüden zenginler geçecek. Hiç gereği yokken İstanbul'a asma köprü yapıyorlar" diyordu. (Vizyon dedik ya)

İstanbul boğazına, ikinci köprüyü (Fatih Sultan Mehmet) Merhum Turgut Özal yaptı. Üçüncü köprüyü ise (Yavuz Sultan Selim) Recep Tayyip Erdoğan. Dikkat edin bir hizmet edenlere bakınız bir de itiraz edenlere. Yine Özal’ın ifadesiyle Mithat Paşa’nın torunları itirazcı “istemezük” diyen kesimdir.

Tahttan indirilmeseydi; Tüp geçit projesini hayata geçirecek olan Sultan Abdülhamit Han’ın bu isteğini de, siyaseten torunu Recep Tayyip Erdoğan, Marmaray ve Avrasya tünelleri ile yerine getirdi.

Marmaray demişken burada biraz da tebessüm olsun istiyorum. CHP Milletvekili, CHP Genel Başkan Yardımcılığı, Gazetecilik ve TV sahipliğinden tanıdığımız Tuncay Özkan, CNN Türk’te katıldığı programda nutuk atıyor “Marmaray..! Niye o suyun altına, boğazın kadim sularının altına indi? ve kim indirdi? Bülent Ecevit indirdi Bülent Ecevit yaptı Marmaray’ı neden yaptı….” Seyretmemiş olanlar olabilir. Onlar için adres veriyorum tıklayın seyredin pişman olmazsınız diyorum “ https://www.youtube.com/watch?v=onXr2F8vzGo “ Ben bu videoyu seyrettikten sonra; Tuncay Özkan; “kusura bakma hakim bey, Memlekette Galata kulesini satın alacak eşekler olduğu sürece ben bu kuleyi satarım” diye savunma yapan ünlü dolandırıcı Sülün Osman’ın hayatını anlatan bir TV programa katıldı da espri yaparak katkıda mı bulunuyor diye aklımdan geçirdim. Araştırınca da hayret ederek “bu adam ne içmişte programa çıkmış” diye düşünmekten kendimi alamadım. Bu satışı inanın Sülün Osman bile yapamazdı.

Şurası bir gerçek ki; Sülün Osman, Galata Kulesi için satın alacak eşeklerin varlığından söz etmişti. Aynı şekilde Tuncay Özkan’ın Marmaray için dediğine inanacak (eşek diyemeyiz biz) ama ciddi bir kitle vardır. Zaten böyle bir kitle olmasa Kılıçdaroğlu CHP’si hala ana muhalefet partisi nasıl olabilir.

Bu tip alış ve satışlar mevcut ana muhalefet partisinde moda mı oldu nedir?

İstanbul Belediye başkanları da Ak Partinin projelerini ben yaptım diye Sülün Osman hesabı satış yapmıyor mu? Erdoğan İstanbul Belediye başkanlığı döneminde İstanbul’a parmakla gösterilen hizmetler yaptı, eserler kazandırdı. Türkiye’de ilk kez temel atılınca; teslim edileceği tarihin sözü verildi. Hatta işler taahhüt edilen tarihten önce teslim edildi. İmamoğlu ise ne temeli, temel atmama programı yapıyor.

Erdoğan Çöp, çukur, çamur, havası kirli, ulaşımı topal, susuz İstanbul’un devasa sorunları çözerken belediyenin borcunu da milyar dolar düzeyinde azaltmıştı.

Şhow, reklam ve algı peşinde koşan CHP’li başkan ise 27 yıl sonra yasal limitleri aştığı için İstanbul Belediyesini borç alamayacak hale düşürdü. Kamu bankaları bu engelden dolayı borç veremiyor, artık yurt dışından borçlanabiliyor.

Sultan Abdülhamit’te Osmanlı borçlarını Düyûn-ı Umûmiye ile (Borçların tasfiyesi amacıyla kurulmuştur) zapturapt altına almıştır. Başarı sağlanmış, Osmanlı tekrar Düvel-i Muazzama sınıfına (süper güç) girmiştir.

Şimdi önce Abdülhamit’e bakın, borçları kontrol altına almış ve azaltmış.

Sonra Erdoğan’a bakın, Belediyeyi hizmetlerle ayağa kaldırmış, borçları azaltmış

Bir de CHP’li Belediye başkanına bakın;

Ne yapmış? Belediyeyi borca batırmış.

Ne yapmış? Vur patlasın çal oynasın bunlarda fırsat buldukça nükseden huydur. CHP'li Büyükşehir Belediye Başkanları çalıştayı kapsamında toplamda 50 kişilik yemekte belediye bütçesinden 319 bin 780 lira ödeme yapmış. Kişi başı 6 bin 395 lira (üç asgari ücretli maaşı) ödendiği Sayıştay raporuyla ortaya çıkmış. (Buşon parası 3 bin 115 Lirayı da Belediye’ye ödetmiş. Buşon ne demek mi? Google’ da İBB buşon olarak sesli veya yazılı aratın cevabı görürsünüz.

Bazı tasavvuf erbabı Meczubu şöyle tarif ederler: yükseldiği mertebe için pişmesi gereken süreyi doldurmadığından; o makamı hazmedemeyip (amiyane deyimiyle) kabloları yakan kişidir. Belediyecilikte İstanbul Belediyesi yüksek mi yüksek bir makamdır. Pişmeden yükselen devreleri yakabilir.