Kin, ne habis bir duygudur hepimiz biliriz. Tehlikelidir, öldürücüdür insanın hem kendisi hem de kin duyduğu kişi için…

Bu duyguyu Bursa’daki belediye başkanlarından en çok hangisi taşıyor diye sorsam eminim herkes Hayri Türkyılmaz diyecektir.

Kin, gizli düşmanlıktır da hastalık olarak nitelendirilir mi bilemem, ona tıpçılar karar versin…

Şu son dönem içinde gördüm ki siyasetçi olmak, meclis üyesi olmak, başkan yardımcı olmak, belediye başkanı olmak hepsi aslında çok kolay İNSAN olabilmenin yanında..!

Hayri Efendinin kişisel olarak kinlendiği, iki çok değerli insanın vefat haberi Mudanya’da herkesi yasa boğdu. Birincisi Esnaf Teşkilatları başkanı Emir Ali Usta idi. Göreve geldiğinden beri başkanlık makamını öfke duyduğu Usta’ya karşı kullanan, Usta’nın evini yıkmak için üstün çaba harcayan, itibar cellatlığına kalkışan Hayri Efendi, aynı zamanda uzaktan da akrabası olan Emir Ali Usta’nın cenazesine bile katılmadı.

Emir Ali Usta 25 yıl esnaf teşkilatları başkanlığı yapmış, çok sevilen, sayılan, Mudanya’da neredeyse herkese iyilikle dokunan, iyi niyetli, güzel yürekli, ender insanlardan biriydi. Baba, abi, dost, arkadaştı. Hiçbir zaman dillendirmezdi ama Down Sendromlu bir kız evlat sahibiydi. Evinin yıkım konusu için defalarca eve gelen ekiplerle karşılaşmış, bu özel durumunun verdiği hassasiyet, duygusallıkla ve korkuyla “Baba evimizi yıkacaklar mı” diye sormuştu kaç kez… Baba Emir Ali Usta evini yıktırmadı ama kendisi yıkıldı. Ve çok kısa sürede yakalandığı kanser hastalığına yenik düştü.

Yılın ilk meclis toplantısında Ak Parti grubunun verdiği, MHP grubunun da desteklediği, yapımında emeği geçen Usta’nın adının Güzelyalı Kapalı Pazaryeri’ne verilmesi konusundaki önergeyi toplantıda okutmadı bile Hayri Efendi…

Aziz Bükey 54 yıllık gazeteci idi, 69 yaşındaydı. Kısaca mesleğe ömrünü vermiş, en kıdemlilerimizdendi. Zarfla beslenmeyen, tetikçi olmayan, şantaj bilmeyen tüm dürüst gazeteciler gibi o da emekliliğin tadını çıkaramayan, çalışmak zorunda olanlardandı. Kendi sahnesinde gazete ofisinde geçirdiği kalp krizi sebebiyle hayata gözlerini yumdu.

Çok duygusal ve bir o kadar da onurluydu. Bütün ilçelerde gazeteci olmak zordur ama Mudanya’da çok daha zor… Zira Hayri Efendiye muhalefet eden tek cümle yazarsanız neredeyse tüm reklam verenler size ambargo uygular, zorundadır, çünkü bir şekilde belediye ile işleri vardır.

Birkaç yıl önce belediyeden ruhsat alma aşamasında olan bir işyeri sahibi reklam konusuyla ilgili görüşme talep etmiş, ben de onunla tanışmak için ziyaret etmiştim. Demiştim ki kendisine “Ben sizin reklamınızı kullanamam çünkü ruhsat işiniz yatar.” Gerçekten de böyle olurdu emin olun… Çünkü Hayri Efendinin kini bu raddededir, bitmez. Tesadüf ki tam ben oradan ayrılacakken Hayri Efendi o mekana giriş yapmış ve sonradan öğrendiğime göre işyeri sahibine benle görüştüğü fırça atmıştı. İşte bu yüzden Mudanya’da gazetecilerin ayakta kalması başka bir kaynak oluşturmazsa olanak dışıdır.

Son olarak geçen yıl kendisiyle ilgili tüm haberleri kullanan, ama muhalefet partililerin haberlerini de yapan birkaç gazeteci arkadaşı gerek mesajla, gerek arayarak “SİZİNLE ÇALIŞMAYI KESİYORUZ, ÇÜNKÜ RANDIMANSIZSINIZ” denmişti. Bu bir gazeteciye yapılabilecek en büyük hakarettir..! Daha acısı da Mudanya’da 7 adet satan Evrensel Gazetesine Mudanyalıların parasının reklam parası olarak aktarılmasıdır. Sen kendi ilçende mesleğe yıllarını vermiş gazetecileri yok sayarak o yayını destekliyorsan millet de günü geldiğinde bunun hesabını soracaktır.

Hayri Efendinin randımandan kastı nedir bilmiyoruz ama Mudanyalılar hala onun randımanlı olduğunu düşünüyorsa pes derim, ama pes etmem..!

Ötesini de yaptı Hayri Efendi Aziz Bükey’e… Gazete ofisinin vitrinine, üzerinde Hayri Türkyılmaz’ın fotoğrafı da olan bir gazete astığı için ilan – reklama girer diyerek ceza kestirdi.

Bununla da kalmadı, tüm bunları hiç o yapmamış gibi Facebook hesabından Aziz abiye dair başsağlığı mesajı yayınladı. Gazetecilik mesleği ile aslında dalga geçilmesi, aşağılanması sonucu çok üzülen, kalbi dayanmadığı için aramızdan göçen Aziz Abinin vefatından siyasi rant elde etmeye çalıştı.

Ve Hayri Efendi tabii ki onun da cenazesine katılmadı…

Bu öfke, bu kin… Benim aklım almıyor.

Farkındaysanız hep Hayri Efendi diyorum kendisinden bahsederken…

Çünkü benim gözümde en büyük başkan; iyi niyetli, güzel yürekli, kucaklayıcı, toparlayıcı, kin beslemeyen, yıkıcı olmak yerine yapıcılığı seçen, riyakar olmayan, topluma hizmeti önceleyen, partizanlık yapmayan, özü sözü bir olan kişidir.

Hayri Efendinin yapmadığı, yapamadığı, eline yüzüne bulaştırdığı hizmetlerden bahsetmek dahi istemiyorum, çünkü bugün konumuz insaniyet

O kadar üzgünüm ki hem Emir Ali Usta’yı hem de Aziz Bükey’i kaybetmiş olmaktan… O kadar üzgün ki aileleri… O kadar üzgün ki Usta’nın o güzel yürekli kız evladı ve oğlu ve eşi… O kadar üzgün ki Aziz Abinin yıllar sonra bulduğu ilk aşkı ve evlatları…

Bu duyguları biliyor musun, anlayabiliyor musun acaba Hayri Efendi…?

Keşke iyilik de enjekte edilebilse tüm insanlığa, tıpkı aşı gibi…