Zaferin 104’üncü yılında Kut-ül Amare ruhundan söz eden Metin Yavuz, “Kut-ül Amare ruhu: Türk, Kürt, Arap, Fars… Sünni, Şii, Dürzi, Hristiyan, Ezidi. Tüm etnik ve inanç gruplarının bir ve beraber olarak emperyalizm ve siyonizme karşı ortak mücadele etmesidir. Vahdettir, kardeşliktir. Bahsi geçen inanç ve etnik gruplar ne birbirinin düşmanı , ne de rakibidir. Onlar bu coğrafyanın kadim sahipleridir.

Onların ortak düşmanı ise emperyalizm ve siyonizmdir. Osmanlı milletleri Türk’ü, Kürd’ü, Arab’ı, Fars’ı, Sünni’si, Şii’si ve hatta Hristiyan’ı ile önce Çanakkale’de direndi; omuz omuza. Ve toprağa düştü koyun koyuna ki ‘emperyalizm’ galebe çalmasın diye. Ardından ikinci büyük direniş bugün Irak’ta Kerbela ve Necef’in daha doğusuna düşen Kut şehrinde yaşandı. Türk, Kürt, Arap, Sünni, Şii tüm kadim Mezopotamyalılar İngiliz ordusuna öyle bir darbe vurdular ki, bu mağlubiyet İngiliz ordusunun (doğal olarak Batı emperyalizminin) modern tarihlerde aldığı üç büyük yenilginin kronolojik olarak ikincisi ve etki olarak birincisi olarak kayıtlara geçti. İngiliz ordusunun kırk bin askeri öldürülüp, genel komutanı General Townshend dahil olmak üzere on üç general dört yüz seksen bir subay ve on üç bin eri teslim alındı. Yirmi dokuz Nisan bin dokuz yüz on altı tarihli bu zafer, Kut-ül Amare zaferi olarak tarihlere geçti. Bu destansı zaferimizin 104. yılında, Birinci Dünya Savaşı, İstiklal Savaşı, Çanakkale Savaşı, Kore Savaşı, Kıbrıs Barış harekatı ve Terör’le mücadelemizdeki tüm şehitlerimizi şükran ve minnetle anıyor, gazilerimize en derin saygılarımı iletiyorum” dedi.