İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Ben yargıya başvurdum değil mi? Yargı beni çağıracak. Ben şunları söyleyeceğim. 'Bu suç örgütü lideri dosyası, Bursa'daki şu olayda, siz hazırladınız, bunun 9+9 kişi tutuklandı. Bu dosya niçin ayrıldı? Niçin yakalama çıkarmadınız? Ankara'da bunu söyleyeceğim” dedi.

"Köfteci Yusuf" restoran zincirinin sahibi Yusuf Akkaş'a, Mehmet S'ye ait Afyonkarahisar'daki et entegre tesisini 20 milyon lira bedelle zorla satmaya çalıştıkları ve tehditte bulundukları iddia edilen 18 sanığa yönelik, geçen yılın temmuz ayında iddianame hazırlanırken, sanıklarla bağlantılı olduğu öne sürülen Sedat Peker'in dosyası ayrıldı.

Gizlilik kararı alınarak yürütülen soruşturma kapsamında, Peker'in, Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan sanıklarla bağlantısına yönelik toplanan deliller ışığında Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca iddianame hazırlandı.

Tutuklamaya yönelik yakalama kararı ve birleştirme talebiyle Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianamede, söz konusu sanıklar ile Peker arasında bağlantı bulunduğuna yönelik tespitlerin yer aldığı öğrenildi.

İddianamede, Sedat Peker'in "Suç örgütü kurma ve yönetme, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak yağmaya teşebbüsten" yargılanması istendi.

18 sanık hakkında dava açılmıştı

Afyonkarahisar'da Mehmet S'ye ait, 2017 yılında satışa çıkarılan et entegre tesisinin, aracılar vasıtasıyla Bursa merkezli restoran zinciri sahibine 20 milyon liraya satılması için görüşmeler yapıldığı iddia edilmişti. Restoran zinciri sahibinin, satış sürecinin uzaması nedeniyle tehdit edildiği iddiasıyla şikayette bulunması üzerine soruşturma başlatılmıştı. Suç örgütü kurdukları iddia edilen ve 6 Temmuz 2020'de gözaltına alınan 18 şüpheliden 9'u tutuklanmış, dava sürecinde tutuklu sanıklar tahliye edilmişti. Sanıkların Sedat Peker ile bağlantılı oldukları iddia edilmişti.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, HaberTürk’de gazetecilerin sorularını yanıtladı. Yargıya başvurduklarını belirten Soylu, “Ben İçişleri Bakanıyım. Ötesi daha var. Biraz daha ötesi var. Ben yargıya başvurdum değil mi? Yargı beni çağıracak. Ben şunları söyleyeceğim. 'Bu suç örgütü lideri dosyası, Bursa'daki şu olayda, siz hazırladınız, bunun 9+9 kişi tutuklandı. Bu dosya niçin ayrıldı? Niçin yakalama çıkarmadınız?’ Ankara'da bunu söyleyeceğim. İstanbul'da 2018'de başlayan soruşturma emniyetten 2019 galiba kasım ayında, suç örgütü elebaşı yurt dışına çıktı. Emniyetten dosya fezlekeyle adliyeye gitti. Adliyeden üç gün sonra yurt dışına çıktı. O tarihten, bundan 3 ay öncesine kadar İstanbul Emniyet Müdürü 'Bu dosyayı ne yapacağız' dediği zaman 'Gereğini yerine getirin' dedim. İşlem niçin yapılmadı? Bunun sorumlusu ben değilim. Ben bu meselenin nasıl olduğunu, hukuki izahatını isteyeceğim” ifadelerini kullandı.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Habertürk’de gazetecilerin sorularını yanıtladı. Sorulara samimi bir şekilde cevap vereceğini belirten Soylu, “Bir organize suç şüphelisinin, suçlusunun yıllarca Türkiye'de herkesin bildiği, tanıdığı, hayatının nereden geldiği belli olan bu ismin iftiraları, iddiaları saçmadır. Bu iddialarla muhatap değiliz, bunu doğru bulmuyoruz. Birinci ve ikinci videoda dikkat ederseniz şahsımla alakalı hiçbir şey yok. Hepimiz eski Türkiye'yi biliyoruz.

Bir delinin, her türlü sapkınlığın içerisinde olan kişinin söylediği ipe sapa gelmez sözler olarak görmedim. İstihbaratımızda binlerce elemanımız var. Terör örgütleriyle, diğer organize suç çeteleriyle nasıl mücadele ettiğimizi biliyoruz. Bazen en büyük uyuşturucu kaçakçılığını onlar vasıtasıyla öğreniyoruz. Baktım ki, bir eleman bir spikerlik yapıyor. Bir sözcülük ortaya koyuyor. İddiaları ve iftiraları tamamen boş olsa da devlete laf ediyor, Türkiye'ye güya kendi adına vesayet ortaya koymaya çalışıyor güya, tırnak içinde. Ve herkese ipiniz elimde diyor ve Türkiye'de bir sessizlik hakim. Neticede terörle mücadele etmişiz, Türkiye'de suç çeteleriyle mücadele etmişiz, darbe vurmuşuz. Uyuşturucu ile mücadele ediyoruz, etmişiz. En önemli yakalamaları, operasyonları yapmış, sonuç elde etmişiz. FETÖ ile mücadele ediyoruz. DEAŞ yanı başımızda. Türkiye bunlarla mücadele ederken sanki birileri Türkiye'nin sahayı temizlemesinden ya ürkerek ya da son kaleyi kaptırmamak için bir hamleye gidiyor” ifadelerini kullandı.
Geçmişle ilgili anılarını anlatan Soylu, “Ben Başbakan Yardımcısıyım. AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu. Başbakan Davutoğlu, 7 Haziran seçimleri öncesi MYK toplantısında 'Biz HDP ile anayasa yapabiliriz' diye bir cümle çıktı ağzından. Hepimiz baktık. Seçim geçtikten sonra AK Parti çoğunluğu elde edemedi, tek başına iktidar kurabilme kabiliyeti oluşmadı. Ya CHP ile ya diğer siyasal partilerle bir araya gelecek. Bugünkü gibi hatırlıyorum. İlk MKYK toplantısında bugün Deva Partisi'nin başkanı Ali Babacan, ‘Bu işlere bakmamalıyız, şu anda ekonomiyi ayakta tutmalıyız.’ Dedim ki, ‘Bizim sorumluluğumuz bugün demokrasiyi ayakta tutmak ve hükümeti kimin kurabileceğine ait çabalarımızı gerçekleştirebilmek. Bu seçim tamamlanmamıştır, kampanya devam etmektedir' dedim. Kasımda da seçim oldu. Sayın Davutoğlu ve ekibi CHP'yle, AK Parti'nin iktidarı için canhıraş mücadele verdiler. Bir kısım arkadaşlarımız bunun doğru olmayacağını, Türk siyasetinin doğasına aykırı olduğunu, Türkiye'yi başka bir tarafa doğru getirebileceğini ortaya koydu” diye konuştu.

SOYLU'DAN DAVUTOĞLU'NA PARTİ ODALARINDA DİNLEME YAPTIRIYORDU İMASI

Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu ile aralarında geçen anıyı anlatan Soylu, “Büyük bir mücadele başladı. Bir taraftan HDP ile anayasa yapabilme kabiliyeti ortaya koyan birisi. Dert Recep Tayyip Erdoğan. Onu külliyede enterne edip, hareketsiz halde bırakan, ABD'nin Avrupa üzerinden uyguladığı politikayı Türkiye'de hakim kılmak. Bunun doğru olmadığını söyledik. Tartışmalar o kadar şiddetli oluyordu ki, bir ara Davutoğlu'nun tam anlamıyla dengesi kayboldu. 'Hepinizin odalarında neler konuştuğunu dinletiyorum ve biliyorum' dedi. 7 Haziran 2015-1 Kasım 2015 arasındaki süreci anlatıyorum. Ben partinin teşkilat başkanıydım. 'Hepinizin odalarında neler konuştuğunu tek tek biliyorum' diyordu, MYK üyelerine söyledi bunu. Koalisyon tartışmaları yaşandığı zamanlar. 'Hepinizin neler söylediğinizi biliyorum' dedi. Biz donduk, arkadaşlarımızla birbirimize baktık. Bunun Türkçe ne anlama geldiği apaçık ortada. Daha sonra çeşitli dedikodular çıktı, fiziki takibin yapıldığı yönünde ama karineye ulaşamadık” şeklinde konuştu.
Sedat Peker’le ilgili iddialara da cevap veren Soylu şunları söyledi:

"SEDAT PEKER'E ERHAN TUNCEL'İ KİM EMANET EDER?"

“Bireylerden değil bir sistemden bahsediyorum. Erhan Tuncel yıllardan beri bu ülkenin en önemli meselelerinden birisi olan Hrant Dink cinayetinin azmettiricisi gözükmüyor mu? Hangi anlayış emanet eder? Bu kadar cürümün içerisinde olan bir kişi tecavüz etmiş bir kıza. Karakola gidiyor, emniyette teşhis ediyor, 'budur' diyor. Dosya orada kapanıyor. Benim iddiam yok, belge var. Ben bir iddianın sahibi değilim. Tecavüzden dolayı karakola götürülüyor. Netice itibarıyla orada her şey kapanıyor. Oradaki iki kişi, 'Biz Bilecik'ten aldık' diyor. Neyi alıyor? Silah ruhsatlarını. 'Bilecik'e hiç gitmedik' diyor. Bilecik'te kim var? Veli Küçük var. Doğru mu? Meselenin hangi iklimde oluştuğunu ifade etmek için anlatıyorum bunu.”