Salgının artmasındaki başlıca sebepleri, hükümete yani bu ülkeyi yönetenlere bağlamak büyük yanılgıya düşürür. Son zamanlarda hükümetin bu konuyla ilgili ağır şekilde eleştirildiği konusu dikkatimi çekiyor. Vay efendim "okullar niye açıldı?" Yok "yasaklar neden uygulanmıyor?" ya da "kafeler, restoranlar, camiler neden açık?" gibi sorularla tepki gösteriliyor. 
İlkokulların açılmasıyla ilgili tereddütlerimin olduğunu belirtmekle birlikte, diğer eleştirilere ya da suçlamalara katılmıyorum. 
Hiçbir hükümet yetkilisi "maske takmayın" demiyor. "Sosyal mesafeyi ihlal edin" de demiyor. "Hijyenden de uzak durun" demiyor. Ancak insanımız çoğu yerde şahit olduğum kadarıyla bunların tam aksini yapıyor. Şimdi aynı ortamda bulunan iki insan maske takıyorsa, birbirlerine virüsü bulaştırma riskini en az yüzde 90 engelliyor. Bu bilimsel bir açıklama. Hal böyleyken maske neden takılmaz bunu anlamak imkansız. 
Bu düşüncelerle hareket ederek ülkeyi yönetenleri suçlamak, insanı yanılgıya düşürür. Çünkü salgının yayılmasını engellemek, insanın bireysel tedbirleriyle mümkündür. Sadece bu konuyu yasaklara bırakarak ya da uygulanacak yasaklarlarla salgının önüne geçilmesi mümkün değil.
Hemen buna örnek vereyim. Koronavirüs teşhisi konan kişi, karantina sürecini eğer evde geçirecekse, 14 gün evde kalacak ve kimseyle teması olmayacak. Aynı şey koronavirüs hastasıyla yakın teması bulunan insanlar için de geçerli... Yani daha açık söylemek gerekirse 14 gün evinde duracak, ekmek almaya gitmek dahil dışarı çıkmayacak! 
Ancak polis telsizlerinde gün içerisinde onlarca anons geçiyor. Karantina sürecindeki kişinin evinden dışarı çıktığına dair anonslar sonrasında polis ekipleri birçok işlem yapıyor. Bu da gösteriyor ki, öyle yasakla falan bu iş çözülmez. Bu iş tedbirle çözülüyor. Mesela geçen hafta Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da söyledi. Bursa’da hasta sayısı 3 kat arttı. Koronavirüsten korunmak maskeye, mesafeye ve temiz olmaya bağlı. Bunu da yapmıyorsanız, ne yaparsanız yapın sonuç çok da değişmeyecek. Ancak sonucuna da katlanmak gibi kaçınılmaz bir gerçeği de aklınızdan çıkarmayın. Hele hele gece gündüz kan ter içinde ailesine yaklaşmaktan bile korkar hale gelmiş sağlık çalışanlarının hakkına girdiğinizi de özellikle belirtmek isterim. "Kul hakkı ile karşıma gelmeyin" diyen Allah'a nasıl hesap verirsiniz bir kez daha düşünün bence...

Kalın sağlıcakla…