Hep söylüyorum...

AK Parti’nin oy problemi yok.

AK Parti, 19 yıl önce  son rötuşları Bursa Uludağ’da verildikten sonra; 14 Ağustos 2001’de Ankara’da kurulan ve tek başına iktidar olarak bu durumu 18 yıl aralıksız sürdürmeyi başarabilen yegane siyasi parti konumunda...

Çok partili döneme geçildikten sonra Türk siyasetinin önemli isimleri; Adnan Menderes, Necmettin Erbakan, Süleyman Demirel, Turgut Özal, Bülent Ecevit gibi liderlerin başaramadığı bir rekoru Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gerçekleştirebildi. İktidarda kaldığı yetmezmiş gibi, oylarını da periyodik olarak önemli ölçüde artırdı...

31 Mart Yerel Seçimleri’nde İstanbul ve Ankara kaybedilince; AK Parti’nin oylarının düştüğüne yönelik yüzlerce haber ve yorum yapıldı, eminin siz de bir çoğuna şahit olmuşsunuzdur.

Cumhur İttifakı 31 Mart’ta, Türkiye genelinde yüzde 51,64 oranında oy almayı başarmışken, Millet İttifakı ise yüzde 37,57’lik oy oranında kaldı.

AK Parti; 15 büyükşehir, 24 il belediyesi ve 536 ilçe belediyesini kazanırken,  Cumhur İttifakı’nın diğer ortağı Milliyetçi Hareket Partisi ise; 1 büyükşehir, 10 il belediyesi ve 145 ilçe belediyesini kazandı. Böylece Cumhur İttifakı 16 büyükşehir, 34 il ve 681 ilçede belediyelerin yönetimini üstlenmiş oldu...

Gelelim seçimi zaferle sonuçlandırdıklarını söyleyen Millet İttifakı cephesine...

Cumhuriyet Halk Partisi 11 Büyükşehir, 10 il ve 191 ilçe belediyesinde ipi göğüslerken, İyi Parti ise sadece 18 ilçede kazanan taraf olabildi.

Millet İttifakı’nın resmi sonuçları ise; 11 Büyükşehir, 10 il ve 209 ilçe şeklinde gerçekleşti.

Millet İttifakı’nın örtülü ortağı HDP ise; 3 büyükşehir, 5 il ve 50 ilçede seçimi kazanmayı başardı.

Evet sizi fazlasıyla rakamlara boğduğumun farkındayım ancak bu sonuçlar aslında pek çok gerçeği net bir biçimde ortaya koyuyor.

Peki, nedir bu gerçek?

81 ilin 50’sinde kazanan bir ittifaka karşı, sadece 21 ili kazanan diğer ittifak ‘zafer naraları’ atıyor.

922 ilçenin tam 536’sını kazanan bir ittifaka, sadece 209 ilçede seçimi kazanan diğer ittifak ‘eriyorsunuz’ diyor.

Komik değil mi?

Bence komik...

Şimdi işin trajik yönüne bakalım.  Tabi Millet İttifakı yönünden...

Erdoğan karşıtlığı öyle motive etmişti ki Millet İttifakı’nı, ‘5 benzemez’ şeklinde tabir edilen partilerin ittifaka senelerce ‘muhkem’ bir bağla kalacağını sandılar.

Evet, ‘bir hedefte’ her şeye rağmen güç birliği yapıp motive olabilirsiniz ama birbirine bu denli zıt iş birliklerinin sürdürülebilirlikten uzak olduğunu ön görememişlerdi. İstanbul ve Ankara seçim sonuçlarının verdiği zafer sarhoşluğu gerçekleleri perdelemişti belki...

Genel seçimlerin üzerinden 2 yılı aşkın bir süre, yerel seçimlerden ise yaklaşık 1,5 yıllık bir süre geçti.  Ve benzemezler birbirine benzeyemeyince; çatırtılar da başladı. Sürdürülebilirlik zafiyete uğramaya başladı.

CHP, HDP’ye benzemeye başlayınca, İYİ Parti’de kapalı kapıların ardından kullanılan bazı ifadeler gün yüzüne çıktı. CHP içinden de Muharrem İnce ‘ulusal’ duruşun fitilini ateşledi. Mustafa Sarıgül de buna kayıtsız kalmamış gibi gözüküyor. Sarıgül, Ankara’da büroyu tuttu bile...

Evet AK Parti’nin oy sorunu yok. AK Parti’de ‘muhalefetin bloklaşması’ sorunu vardı. Ancak o sorun da muhalefet bloğu üyelerinin maskelerini çıkarmaya başlamasının ardından sorun olmaktan çıkmaya başladı bile...

AK Parti ve MHP’yi dostlarıyla alaşağı etme planları yapanlar ise, kendi dertlerine düşmüş durumda...

Bakalım hep birlikte yaşayıp göreceğiz...