Önümüzdeki hafta okullar online eğitim şeklinde de olsa resmen açılıyor. Örgün eğitim ile ilgili karar ise 21 Eylül’de verilecek.

Yeni eğitim öğretim sezonu öncesinde eğitim camiasının bir kısmı korona virüs nedeniyle seminerlerin online olmasını istese de bakanlık bu isteği uygun görmedi ve öğretmenler kendi okullarında mesleki eğitim seminerlerine başladılar.

Öğretmenler gibi öğrenciler ve veliler de yeni dönemden dolayı endişeliler. Aynı endişeyi okul idarecileri de yaşıyor. Çünkü okulların en büyük iki sorunu olan hijyen ve güvenlik herkesi yakından ilgilendiriyor.

Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Adana İl Başkanı Mehmet Sezer, yaptığı açıklamada tüm sorunlara rağmen bu olağanüstü süreçte eğitim çalışanlarının, öğrencilerin ve velilerin içindeki heyecanı diri tutarak ve birbirlerine destek vererek bu sıkıntılı dönemi en iyi bir şekilde tamamlaması gerektiğini vurguladı. Sezer, "İnsanın beden ve ruh sağlığını şekillendirerek eğitimli toplumların oluşmasını sağlayan eğitimcilerimiz bu döneme de maalesef bazı sıkıntılarla başlıyor ancak Covid-19 salgınının gölgesinde bütün bu sorunları bir tarafa bırakarak çocuklarımıza daha sağlıklı ve güvenli bir yıl geçirtmek için hazırlanıyorlar" dedi.

Politika yapıcıların ve karar alıcıların salgın döneminde okul kapatmaları, sosyal izolasyon, karantina, sokağa çıkma kısıtlamaları gibi uygulamaların hem eğitim sistemi hem de okul toplumu üzerindeki olumsuz etkilerini iyi değerlendirmesi gerektiğini ve hazırlıkların da buna göre yapılması gerektiğini vurgulayan Mehmet Sezer sendika olarak önerilerini söyle sıraladı:

"Okulların açılmasıyla ilgili parametreleri içeren bir ulusal rehber hazırlanmalıdır.

Hijyen ve okul güvenliğine ilaveten okulların ilçe ve il milli eğitim müdürlüklerinin, Bakanlığın sorumlulukları ve görevleri açık bir şekilde belirtilmelidir.

Hastalık kontrol altında alındığında birinci hedef örgün eğitim olmalı ancak bunu yaparken merkeziyetçi bir yaklaşım yerine bölgelerin vaka sayılarına göre belli kademe ve kısmi düzeylerde de okullar açılabilmelidir.

Okullara temizlik ve hijyen malzemeleri Bakanlık tarafından sağlanmalı, bunlar okul girişinde ve uygun yerlerde bulundurulmalıdır.

Temizlik ve güvenlik personeli sayısı artırılmalı. Bu kapsamda İŞKUR üzerinden geçtiğimiz yıllarda uygulanan sistem sayı arttırılarak devam ettirilmelidir.

En önemli husus finansman meselesidir. Okullara ayrılan bütçeler ile temel ihtiyaçlar bile giderilemezken artan ihtiyaçlar kantinlerin kapalı olması ve okul aile birliğine yapılan bağışların da olmamasıyla daha da içinden çıkılmaz bir hale girmiştir. Bu yüzden Bakanlık okullara bütçe vermelidir.

Öğrenme konusunda dezavantajlı duruma düşen öğrencilerin öğrenme düzeyleri belirli periyotlarla değerlendirilmelidir. Öğrencilerimizin öğrenme kayıplarının giderilmesi için çalışmalar yapılmalıdır.

Okullar açıldıktan sonra ilk olarak öğrencilerin bilgi ve beceri düzeyleri ölçülmeli, mevcut müfredat takip edilmemelidir. Öğrencilerin neyi bilip bilmediği, hangi konuda eksikliklerin olduğu tespit edilmeli ve buna göre bir ders programı çıkarılmalıdır.

Öğretmenlerimizin, okul yöneticilerimizin, eğitim çalışanlarımızın sağlık ve huzur içinde, salgına yakalanmadan işini yapabileceği bir ortam oluşturulmalıdır.

Özel eğitim veren okullarımızda da öğretmenler, aileler ve öğrencilerimiz mağdur edilmemeli sağlık ve güvenlik konularında en üst seviyede önlemler alınmalıdır."

Mehmet Sezer açıklamasını, "Bu topyekun bir mücadele olacak. Bakanlığa, okul idaresine nasıl iş düşüyorsa velilerimize ve öğrencilerimize de çok iş düşüyor. Başta devlet yetkililerimiz olmak üzere herkes elini taşın altına koymalıdır" sözleriyle tamamladı.