TSK içinde üst kademede konuşlanan Türk Cunta Kuvvetleri “Demokrasiye balans ayarı yaptık” demişti. Bu müdahale ile İnsan hak ve özgürlükleri ayaklar altına alınmış hukuk yerlerde sürüklenmişti. Genel Kurmayda verilen brifinglere uygun adım koşan yargı mensuplarından utandık. Refah Partisini kapatmak için (Siyasi partiler kanunu mihrak olma tespitinde sayılanlar kapatmayı engelliyordu)  AYM önce bu maddeyi iptal etti sonrada partiyi kapattı. Kapatma davası açan laiklik ve demokrasi havarisi 24 ayar süzme savcı, Ecevit’in DSP’si için kongre eksikliğinden dava açsa suç sabitti ve parti anında kapatılırdı. Şık bulmadım demişti. Fazilet Partisi kapatma davasında da terbiye dışı bir üslupla habis ur demişti bu süzme savcı. Bilim dünyasında üniversitelerini dereceye sokma yerine cüppe giyip shov yapan rektörleri ikna odalarında hayat karartan faşist uygulamaları, beşli çete olarak anılan sendika, meslek odası, STK’ ları gördük. Bir şiir yüzünden hapse atılan yiğitler gördük. Milenyumun eşiğinde karşılaştığımız bu olayda askerimize tetikçi gözüyle bakıldığını aşağıdaki kripto belge ile öğrendik. 28 Şubat özünde okyanus ötesi bir müdahaledir. İslam dininin Protestanlaştırılmasında ciddi mesafe aldılar. Al Apo’yu ver Feto’yu değiş tokuşunun ötesinde Milli birliğimizde keskin fay hatları, ayrışmalar, olmuştur. Medyamız maalesef bu işte zangoçluk yapmıştır. Bütün bunlar tartışılırken;

Biz bu gün 28 Şubatın iç cebine bakalım biraz        

Prof Dr Osman Altuğ: Rahmetli Erbakan “ben sizi ekonomiden sorumlu başbakan danışmanı olarak göreve davet ediyorum” dedi ve akabinde “danışmanlık yaptığınız başbakanlar size: bu gün ne kadar borcumuz var, nasıl ödeyeceğiz, parayı nereden bulacağız diye sormadı mı” hayır dedim. “Ben soruyorum o zaman dedi” Bir rapor hazırlar sunarım deyince; “hemen burada raporu hazırlayın dedi” Raporu hazırladım. Kamutek hesabı (Havuz sistemi) sebebi de şu idi. O tarihte Türkiye’de resmi kurumların paraları resmi mevduat adı altında yüzde 10 ile özel bankalara yatıyordu buna karşılık Türkiye aynı banka sisteminden yüzde 135 faizle borç alıyordu. Yıllık yüzde 125 ütülme söz konusu idi. Bunu engelledik.

Faiz giderlerinin azaltılmasından doğan gelirden o tarihe kadar görülmemiş oranda işçiye memura maaş iyileştirmesi yapılmıştır. Amma Erbakan sermaye faşizminin ayağına basarak risk almıştır.

TBMM başkanlarından (Refahyol kültür bakanı)  İsmail kahraman O dönemde memura yüzde 250 zam verdik, köylüye yüzde 312, işçiye ilk 6 ay içinde yüzde 104 reel artış sağlandı. Büyük bir refah ortaya çıktı. Bu refah havuz sistemi sayesinde sağlanmış bankalara giden hortum kesilmişti. Türkiye'nin 30 milyar dolarlık iç borcu 14 aylık iktidarl döneminde 22 milyar dolara inmişti.

Erbakan hükümetinden sonra gelen Anasol-D hükümeti eski sisteme döndü, hortumlar tekrar bağlandı, faiz giderlerinin milli gelire oranı dört yıl içinde yüzde 5 seviyesinden yüzde 17’ye seviyesine çıktı. Devletin ütüldüğü bu sistemle ekonomimiz 2001 krizi ile denizi bitirmiş kayalara çarparak paramparça olmuştur. Şu hale bakınız; kriz öncesi Merkez Bankası başkanımız parasını farklı kalemlere yatırıp o gece servet artışı sağlamıştır. Bazı şirketler hisse oyunları ile servetlerine servet katmıştı. Apoletlilerin bir günahı da o tarihler Askon Müsiad gibi sanayi girişimcileri toptancı bir yaklaşımla Yeşil Sermaye olarak yaftalanıp, önlerine engeller konmuştur.

Meclis darbeleri araştırma komisyonuna ulaşan belge. 1996 Ekim tarihli kripto dönemin ABD Dışişleri Bakanı Warren Cristopher'in imzasını taşıyor. Kriptonun NATO ABD Misyonu, BM ABD Misyonu,  Atina, Beyrut, Moskova, Sofya ve Ankara büyükelçiliklerine gönderildiği belirtiliyor. Kriptoda, Refahyol Hükümeti'nin Türk dış politikasını Batı'dan İslam dünyasına yönlendirmesinden büyük endişe duyulduğu, Türkiye'nin İran, Irak, Libya, Nijerya ve Sudan ile ilişkilerini kuvvetlendirmek konusundaki tutumunun ABD'nin ulusal menfaatlerine aykırı olduğu ileri sürülüyor. Yine kripto da Tansu Çiller'in koalisyondan çekilmesi halinde Erbakan Hükümeti'nin düşeceği var sayılmakla birlikte, bu durumda ülkenin erken genel seçime gideceği ve Erbakan'ın daha da kuvvetlenerek bu seçimden çıkacağı belirtiliyor. Türkiye'nin ABD'nin stratejik ortağı olduğu ve öyle kalmak mecburiyetinde bulunduğu, bunun için de Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Erbakan'a karşı bir sonuç elde etmek için harekete geçmeye zorlanması istenerek, belgenin gönderildiği makamlardan bu konudaki hareket planlarına ilişkin öneri ve değerlendirmeleri talep ediliyor.

Prof Osman Altuğ hoca “Biz o tarihlerde Milli savunma bakanlığının ihalelerini iptal ettik, Silah sanayi mümessillerinin de ayağına bastık, Askeri ihalelerden komisyon alanlarında ayağına bastık. Bizden sonra o ihaleler eskisi gibi adrese teslim edildiler” der.

Eski başbakanlardan Ekonomist Tansu Çiller “28 Şubat’ın ekonomiye maliyeti Meclis araştırma komisyonunda tespit edilen resmi rakam 291 milyar dolar olmuştur (batan bankaların zararı 46 milyar dolar bu rakama dahildir) Bu rakam ne demektir? Atatürk barajı 4 milyar dolardır. 72 adet Atatürk barajı yapabilirsiniz. Asıl önemli olan bu parayla Türkiye’deki işsizlik sorunu yüzde 70-71 oranında çözülürdü.

CHP sözcüsü Faik Öztrak 2001 krizinde hazine müsteşarıydı. 2030 yılına kadar otuz yıl ödemeli 1,5 milyar dolar için her yıl yüzde 11,8 gibi yüksek faiz oranıyla borç aldık. Yıllık 178 milyon dolar faiz ödüyoruz. Bu gün pandemi şartlarında bile bu oranın yarısı ile borç almak mümkün. Bunların tamamı 28 Şubatta sermaye faşizmine yapılan finans ayarıdır.

Faik bey için “bir ağlamadığın kaldı notu”

Bu gün Dünya ekonomileri pandemi krizinin etkisi altındadır. 2020 yılında küresel gelir yüzde 3,5 oranında, dünya ticaret hacmi yüzde 9,6 oranında daraldı. İngiltere ekonomisi %9,6 Hindistan %8 Almanya %4,9 Japonya %4,8 ABD %3,5 daraldı, yani küçüldü. Bu bir yıl içinde 90 milyon insanın aşırı yoksulluk sınırının altına düştüğü tahmin edilirken Türkiye 1,8 büyüdü. Dünyaya bakmadan, hiç yüzün kızarmadan eleştiri yapıyorsun ya; yuh! demeye dilim varmıyor, pes diyorum pes!